aralıklarla beş senedir ve son sekiz öğlendir buraya geliyorum. bu varoş, ba…
yazının devamı »yatsı: iş çıkışı. dolmuştayım. mevki; tekli koltuk. konum; teker üstü. iç…
yazının devamı »ortadan ikiye ayırdılar bizi. gümüş renkli, demir parmaklıklar var aramızda.…
yazının devamı »bazı günleri olur hani insanın, kimlerin ve kimsenin dinlediğini, okuduğunu …
yazının devamı »yerler gıcır gıcır. hani yeni cilalanıp parlatılmış gibi değil de sanki bina hi…
yazının devamı »“ selamün aleyküm, hayırlı işle r” dedim dükkanına adım atar atmaz. gazete ok…
yazının devamı »müteahhitsel dönüşüme gitmeyip bir direniş abidesi gibi mahallenin ortasın…
yazının devamı »bir çay daha istedim. hayyam çayevi el ve isim değiştirdiğinden beri burayı bel…
yazının devamı »metro çığırtkanı en mekanik sesiyle, “ yaklaşmakta olduğumuz istasyon bostanc…
yazının devamı »teker üstündeydim. hemen kapının ağzında. bacaklarımı sığdırabildiğim en gen…
yazının devamı »güneşte kalmanın acayip yaktığı gölgenin hafif ürperttiği günlerden geçiyor…
yazının devamı »cumartesi, 11:12 kalabalık şehirlerin, kalabalık mekanlarının tatil sab…
yazının devamı »bu sabah yağmur damlaları yandaki inşaat işçilerinden erken davranıp beni uyand…
yazının devamı »dışıma bakarsan, hemen yanıbaşımda saat sekizi vurur vurmaz başlayan inşaatı…
yazının devamı »yine hastane yollarındayım. bu kez cumartesi ve diş hastanesindeyim. ve yine…
yazının devamı »aylar sonra buradayım. varoş kafe’de. ilk bahar bitmek üzereydi buraya en…
yazının devamı »bazı şarkıların sonbaharda çalınması yasaklanmalı sevgili viktor. mesela hotel …
yazının devamı »bir yanım ne olduğunu bilmediğim ama yaşanacak çok güzel duyguların arefesi…
yazının devamı »yağmur yağacak gibiydi. aldırmadım. saat tamircisi titizliğinde usul usul,…
yazının devamı »yazın kavurucu sıcağı ile çıldırtan neminde hastaneye gitmek ile böyle nazlı bi…
yazının devamı »bundan yıllar önce arabalı vapurla işe gidip gelirdim. o zamanlar güneşli pazar…
yazının devamı »