çınaraltı çay evi diyorlar buraya. hepi topu dört masa, sekiz sandalyesi, …
yazının devamı »bu kış belki de tanpınar inadımdan geçip aylak adam’ı yeniden okumalıyım. ya…
yazının devamı »düşünmekten ve yazmaktan başka yapacak daha iyi bir işim yok. bu öğlen. bu kası…
yazının devamı »aralıklarla beş senedir ve son sekiz öğlendir buraya geliyorum. bu varoş, ba…
yazının devamı »yatsı: iş çıkışı. dolmuştayım. mevki; tekli koltuk. konum; teker üstü. iç…
yazının devamı »ortadan ikiye ayırdılar bizi. gümüş renkli, demir parmaklıklar var aramızda.…
yazının devamı »bazı günleri olur hani insanın, kimlerin ve kimsenin dinlediğini, okuduğunu …
yazının devamı »yerler gıcır gıcır. hani yeni cilalanıp parlatılmış gibi değil de sanki bina hi…
yazının devamı »“ selamün aleyküm, hayırlı işle r” dedim dükkanına adım atar atmaz. gazete ok…
yazının devamı »müteahhitsel dönüşüme gitmeyip bir direniş abidesi gibi mahallenin ortasın…
yazının devamı »