ne vakit ve ne şekilde oluştuğunu bilmediğim elimdeki küçük yaralara bakıyorum. bu arada zihnime alakasız bir görüntü geliyor. hazan mevsimi'nin yönetmeni mehmet eryılmaz'ın 2015 yapımı misafir filmini izlerken kızın anasını affetmesi isteniyor ya da bekleniyordu bir sahnede. okuduğum bazı kitaplarda da böyle. açık oturumlarda bile...
bana sorsanız psikolojinin, kişisel gelişimin, hayatımıza giren koçların çıkan retroların ata sporu; insanların çocukluğuna inmek ve affet demek derim. neyse ki kimse bana sormuyor!
ananı, babanı, dayını, bacanağını, eski karını, yeni sevgilini, kaynını, okul arkadaşını, patronunu, öğretmenini, trafik magandasını, hırsızı, uğursuzu, yolsuzu.. affet gitsin ..
ne lan bu!
otuz üçlük tespih gibi affet affet bitmiyor. tövbe haşa, sümme haşa .
hem affetmek yalnız Allah'a mahsus. bilmez misin bre gafil..?
hem demesi ne kadar kolay. yapması öylesine güç..
en zoru da insanın kendini affetmesi.
kimse bilmiyor. ya da tecahül-i arif yapıyor. ama yokmuş gibi yapınca yok olmuyor hiç bir şey. (bkz.ilkokul dörtte hayat bilgisi)
kimsiniz hacı siz?
nesiniz?
hangi gezegendensiniz?
bu kadar çok şeyi nerden ve nasıl biliyorsunuz?
candan erçetin'in onlar yanlış biliyor şarkısınıda mı dinlemediniz?
ha kimsiniz?
birleşmiş milletler af örgütü mü?
...
benim oysa affedemediklerim değil de unutmadıklarım, unutamadıklarım var!. huyum kurusun. bozuk para gibi bu yüzden harcıyorum kendimi. nil kıyısında serserice dolaştığımdan günden beri.. boğaza kılavuzsuz girip karaya oturunca yardım isteklerini geri çevirişimin sebebini de sorma hiç. ama sen gurur deyiver. çocukluk deyiver. kibir deyiver. fark eder mi? ben bu dünyaya çile çekmeye gelmişim. annem haklıydı. annem de babam da hep haklıydı zaten. çünkü hayat hep çalıştıkları yerden imtihan etmişti kendilerini. hem affetmek için suçlamam lazım. ama suçlayamam onları.
bana da bildikleri, gördükleri aynı sayfaları okuttular zira. lakin hayat önce ters köşe sonra nanik yaptı. ya da ben terse yatmaya teşneydim. bütün kabahat yani, orta birden beri asıldığım sağ bacağım yüzünden. halbuki biraz da sol bacağımdan asılsaydım. 100.yıl şampiyonluğumuzda kapalı tribün sergen-tümer besteleri yerine bizim bestelerimizi söyleyecekti belki de. kim bilir? ama dert mi? değil. mühim olan insanlık. paranın ve şatafatın ve gücün ne önemi var? öyle ya da böyle yahut ezcümle bu çilenin benden gayri kimsenin dahli ve etkisi yoktur. kendim ettim. kendim buldum. bu böyle bilinsin. herkes kendi kapısının önünü süpürsün. ıspanağı, pırasayı sevsin. o zaman bak gör işte dünya sana ne güzel olacak. bana yine hasret. bana yine kayahan şarkıları. bana yine yaşar şarkıları.
mesel-1:
peki memeliler bu yazının neresinde?
bu yazıda değil, amazon prime'da.
oldukça komik ve dramatik. dün akşam sıkıntıdan son çare olarak izlediğim ilk iki bölüm itibariyle sevdim.
balinalar, tom jones falan.
belki diyorum sen de seversin sevgili okuyucu. belki seversin. ama sevmezsen beni affeder misin?
.
mesel- 2: çok fazla temennim olmadı bu hayatta. misal şu aşağıdaki klipteki, şapkalı abinin kafasını istiyorum. umarsız, kaygısız, dertsiz kafayla ama yalnız senin çölünde dans edeyim diyorum. çok mu şey istiyorum?
Houston??!!!
.