sıcak değil de nem fena günlerinin ve belki de son 50 yılın en netameli temmuzunun içinden geçiyoruz ibrahim. aslında ve doğrusu; temmuz bizim içimizden geçiyor. yazdan zerre haz etmeyen ve şemsiye kullanmayı sevmeyen biri olarak havadaki buluta, tvdeki yağmur tahminine aldanarak boşa şemsiye taşıdığım günleri özledim. hatta biat ve yemin ettim. bundan böyle asla ve kat’a şikayet etmeyeceğim boşa taşınan şemsiyelerden. ve dahi üzerimize su sıçratan öküz şoförlerden. şikayet eden fenerli olsun. bak büyük yemin verdim.. çünkü ve şimdi, dün geceyi anlat desen anlatamam.. söylemiştim on dünya kupası, bir muhtıra iki ihtilal ve altı cumhurbaşkanı gördüm ama böyle sıcak, böyle temmuz görmedim ibrahim. hayatta nefret ettiğim iki şey var. biri arkamdan gereksiz sellektör yapılması, diğeri de ertesi gün işe gideceksem uykumu tam alamamış olmam. şimdi işte, çeyrek uykuyla işe gidiyorum. şoför arkası bir numaradan -Allah’tan klima çalışıyor- durum güncellemesi yapıyorum.. ama işte sıcak değil de nem çok fena ibrahim. nem çok fena..
