210- 59.mektup - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

210- 59.mektup




bu 45 derece istanbul temmuzunda iki seçeneğim vardı sevgilim. ya sırtı pek karnı tok sincaplar gibi klima gölgesinde pinekleyecektim. -ki geçtiğimiz pazar bunu tecrübe etmiş ve hiç hoşnut kalmamıştım.- ya da sahile inip adalar’a bakıp seni ölesiye özleyecektim. hani bugüne kadar pek yanımda durmayan şansım da yaver giderse tatlı tatlı esen rüzgarla hayallere dalardım.
şansım bu sefer yaver gitti. 
rüzgar, bundan iyisi şam’da kayısı tadında esiyordu. çok da uzak olmayan ufka, adalar’a ve marmara’ya bakıp iç geçirdim. çünkü ilk defa cevher dinliyordum. o hatıran yeter dedikçe ben ruhuma anlamlı kesikler atıyordum. içimdeki fırtına borana evriliyor, özlemlerim çağlıyordu. cümlelerime hakim olduğum kadar kendime hakim olamıyordum. durdurulmaz bir girdabın içine sığınıyordum. şarkı bitene kadar bu girdaptan çıkamadım. şarkıyı tekrar dinlemekle dinlememek arasında büyük savaş verdim.
sonra önümden gelip geçen yalnız ve huzursuz insanlara bakıp dikkatimi başka yöne çevirdim. orta yaşlı terlikli bir abi işaret parmağıyla bankta duran telefonumu gösterip 
saati sordu. siyah taytlı, beyaz tişörtlü esmer kadın hiçbir şey söylemeden aramızdan geçip gitti.
oysa şu önümdeki bankta oturup adalar’a ve marmara’ya karşı durarak bütün bu faydasız ve huzursuz hayatımı usul usul anlatabilirdim sana. belki diyorum başka bir hayata..
.