vixit - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

vixit


benim için hangisi daha zor ve acı bilemedim sevgili ibrahim. kaybının üzerinden daha bir hafta geçmemişken rehberdeki ismini silmeyi bir an için düşünmenin verdiği suçluluk mu yoksa zamanın ötesinden gelen onlarca anının acısından kurtulmaya çalışmak mı? bilirkişiler içinize atmayın diyorlar ya. bu öyle ulu orta atılacak bir şey değil. en azından benim için. hem ben zaten konuşamam. ağlayamam. anlatamam. yazarım sadece. yazarım. silerim. yine yazarım. gerekirse tekrar silerim. böyle böyle dengeye gelmeye çalışırım. benim doldur boşaltım da bu. gayrısını bilmem. bilemem. bildiğim; yazmasam çatlarım. ama işte yıllardır anlamadığım; onu tanımayanların, merhumun yakınlık derecesini öğrendikten sonraki ilk sorusu "kaç yaşındaydı?"
niçin?
ama neden ve nasıl?
ölen yaşlı olunca; daha mı az üzüleceğiz mesela. ve genç olunca daha mı çok ah vah edeceğiz?

şimdi ismini hatırlamadığım bir yazarın dediği gibi ; "ölen kişinin yaşına göre acımıza not veriyorlar" sanki!
peki bunun ölçüsü, sınırı, aralığı, kosinüsü, tanjantı nedir ibrahim.
kim bilir?
oysa yaşı kaç olursa olsun bu insanın da hayalleri vardı. yapılacaklar listesi ağzına kadar doluydu. sevdikleri vardı. onu sevenleri. hatta -hiç ihtimal vermesem de- onu sevmeyenleri vardı. iyilikleri vardı. her kul gibi hataları da vardı elbet. ama ardında bıraktığı bir iz, bir hayat vardı. aralık ayazında bin iki yüz elli rakıma peşinden sürüklediği onlarca hatta yüzlerce insan vardı. demek ki bir hoş sadâ bırakabilmişti bu dünyada. ki ben şahidim. ve razıyım ondan. reklam yapmadan, gizlice okuttuğu çocuklar da razıdır.  gözü yaşlı meslekdaşları da. inşallah rabbim de razıdır.
 
eskiden romalılar, insanlar için öldü demezler, yaşadı (vixit) derlermiş.
benim de çok sevgili, çok kıymetli, çok çok güzel bir abim yaşadı bu dünyada sevgili ibrahim.
o yaşadı..

.