ölsün mü? - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

ölsün mü?




sabah. dokuz suları. güneş insanları uyandırma aşamasını geçmiş. yakma evresine yeni girmiş. o, sarı saçlarını dağıtıp rüzgarlara bırakmış. yeşil bir ‘martı’nın üstünde afrodit misali gidiyor. altında buz mavisi bir kot şort, üstünde askılı, gri tişörtü ile bir sanat eserini izler gibi izledim. yalan yok izlerken ibo’nun seni sevmeyen ölsün şarkısını dilime doladım. doğrusu kendi geldi oturdu dilime.  <chapter 1: arabeske karşı baskılanan bohem duyguların iflası.>
.
yaklaşık 50 metre, metro merdivenlerinde kaybolana kadar izledim bu modern sanat eserini. ben merdivenin üst başında iken o yeşil martısı ile yürüyen merdivenden indi. tam martısına binip kanatlanacakken, sağdan gelen yayadan ürktü bir güvercin gibi. yavaşladı. ama aradaki mesafeyi görünce yayayı beklemeden devam etti. ve yine güneş gibi saçlarını savurarak, metroya gidiş yönünde sağa kırdı direksiyonunu. ben arkasından ibo’nun türküsünü söyledim. seni sevmeyen ölsün!  <chapter 2 : arabeskin dayanılmaz hafifliği>
.