adını ilk kez ve yıllar evvel kulakları çınlasın bay anselmo nam-ı diğer anyone’dan duymuştum. arada sakızgülü sokak’tan sapan yürüyüşlerimde rastladım. ama içine girmek mi kısmet olmadı yoksa ben mi gitmek istemedim bilmiyorum. ama işte hayat denen bu yolda her şeyin bir sebebi, bir saati vardı. buna biat edeli yıllar olmuştu. ve ilk kez dün akşam gitmek kısmet oldu turan erkek kuaförü’ne. lakin içeri girer girmez bir şok yaşadım. berberden çok seri imalathaneye girmiş gibi hissettim. yanlış saymadıysam birbirine yüzünü dayamış, arada paravanla bölünmüş beşerden tam on kesimhane vardı. kendimi kurbanlık kesim yerinde hissettim yeminle. kısa süreli de olsa bir empati kurdum ot yiyip süt veren canlarla! sonra işte; mesleki deformasyondan dolayı analizci kafam akşamın dokuzunda bile full çeken sürümden ve hızdan kazanan işbu kesimhanenin pardon ticarethanenin getirisini götürüsünü hesapladı. ortamı şöyle bir kolaçan etti. gazete kupürlerinden nerdeyse yarım asırlık bir çınar olduğunu idrak etti. ve sonra bir kıyaslana yaptı. avmlerdeki gösteriş güzeli, anlı şanlı bay kuaförlerinden daha otantik, daha samimi ve şüphesiz daha ilgi çekiciydi burası. hazır mahalleden de taşınmışken, belki de yeni mahallede yeni kuaför aramak yerine turan erkek kuaförünün daimi müşterisi olurdum. kim bilir?
.