bazı şarkılar vardır doktor? ne vakit, nasıl ve nereden vuracağını bilmezsin. sünger avcısı acizliğinde ancak vurduğunda anlarsın. oysa daha önce onlarca kez dinlemişsindir bu şarkıyı. ama niye şimdi? sen de mi tezer? olursun. anlamlandırmaya çalışırsın sabahın sekizinde. biraz burgaz’a bakarsın. biraz mavi gökyüzüne.. çayından bir yudum alırsın. çay soğumuştur. ısıtmak için mutfağa gitmeye üşenirsin. her şeyi unutup üstünden geçen, nereye gittiği meçhul uçakta olmak istersin. ama unutamazsın. önce birsen tezer’e sonra içine dönersin. zaten nereye gidersen git hep içine dönersin. ama işte için şu son günlerde izlanda’daki yanardağ gibidir. içinin sınırları yeniden çiziliyordur sanki. statükocularla değişimciler zorlu bir savaşa girişmişlerdir. taraf tutmak istersin. ama ve lakin öyle bir kural varmış bitaraf olursun. sonucu beklersin. fakat bir sonucunun olacağından da emin olamazsın. başka şarkıya geçmek istersin. ücretsiz spotify’ın reklama girer. ben böyle şansın vicdanını skeyim dersin. kendine şaşırırsın. çünkü ve halbuki öyle küfür etmek lügatında yoktur. klişe ve klasik küfürler dururken şüpheye düşersin. acaba değişimciler mi kazanıyor içeride dersin. çok istesende müdahale edemezsin. dünyayı yöneten oligarklar gibi izlersin. sadece izlersin. spotfy’ın seçtiği sıradaki şarkıyı dinlersin.. bazen diyorum olur öyle doktor..
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...
eternal sunshine of the spotless mind (2004)
-
mevsim kış. önümüz yılbaşı. onun ardı sevgililer günü malum. netflix mi çok
inceci, yoksa ben mi çok komplo teoriciyim? bilemedim. elimi dokunduğum
yerde y...