sahiller denizler filmler vapurlar falan - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

sahiller denizler filmler vapurlar falan




hande mehan dinleyip denize bakıyorum yine. emekli abi ve ablarla. hayır ne münasebet hiciv yapmıyorum sevgilim. hem ben kendim de çalışan bir emekliyim. ha gurur da duymuyorum. aitlik sorunum var çünkü. dünyaya ayak ve çığlığı bastığımdan beri bu böyle sanırım. sığamıyorum hiçbir kara parçasına. sadece denizler dindiriyor yaşamak ağrımı. bir de işte demli çay. 

zaman zaman işte, küçük şeyleri dert edip sahile atıyorum kendimi. ve sahil bugün püfür püfür. deniz masmavi. prens adaları her zamankinden yakışıklı. şehir hatları vapurları bir başka güzel ve alımlı bugün. kankalar keyifli. sohbetin dibine vuruyorlar.. biri az şekerli-sade kahve taşırken öteki denizi ve adaları seyrediyor. vapur fotoğrafı çekiyor. belki içinden bir kaç mısra turgut uyar şiiri okuyor. önümdeki abi, kahve içip sadece düşünüyor. ne telefonuyla ne de etrafla ilgileniyor. sol çaprazımdaki mavi tişörtlü adamla kırmızı tişörtlü balık etli kadın arkadaşlıklarının arkadaşlıktan flört seviyesine geçme arefesindeler gibi. anlamlı suskunluklar. manalı bakışlar. cafedeki gerilimi test ederken denize yakın masadaki abinin aşırı abartılı kahkahası tüm gerginliğimizi alıyor neyse ki..
ve tüm bunlar yaşanırken geçen akşam izlediğim film (la belle epeque 2019) aklıma geliyor hemen. bir organizasyon firması insanları geçmişte istedikleri bir anıya götürüyor. devasa bir film platosunda o zamanki binalardan, giysilere, şarkı ve filmlere, insan davranışlarına aklınıza ne gelirse mizansen ediliyor. tabi ki o anıyı yaşamak isteyenin verdiği bilgilerle. filmi izlerken aklıma gelmedi ama şimdi yazarken geldi; eternal sunshine of the spotless mind’ın (2004) bir anlamda tersi diyebiliriz. orada sevgilisiyle ilgili tüm anıları silmek isteyen bir adam. burada geçmişteki güzel günlerini arayan adam. peki benimle ne ilgisi var bunun?. 
teorik ve pratik olarak yok tabi. düşünsel manada sadece. bu belediye cafesinde otururken. sanki öylesi bir mizansenin, herkesin bir görevinin olduğu bir oyunun içinde olabileceğimizi hayal ettim. 
tıpkı az evvel bembeyaz köpeği, beyaz bluzu ve pileli siyah eteği ile yanımdaki masaya oturan kısa saçlı, somurtkan kadının da olduğu gibi herkesin. her şeyin. hatta yanımda ismini hatta çiçek mi ağaç mı ne olduğunu bilmediğim bitkilerin bile.. bugün çılgınca esen rüzgarın bile. hayalimdeki senin bile..
.