sevgili türk telekom - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

sevgili türk telekom




teknolojik gelişmeleri yakından takip edip yapay zekayı falan kullanıyorsunuz. iyi de ediyorsunuz belki ama işte ne yapsanız yine de eksik bir şey oluyor. sonuçta hatasız kul olmadığı gibi insan yapımı yapay zekalarda da aksini iddia edemeyiz.
öyle değil mi?

bu bağlamda öncelikle konuyu değil ama -yüksek müsaadelerinizle- ayaklarımı uzatıp rahat bir ortamda devam etmek istiyorum mektubuma. bu size ilk mektubum, o yüzden kelimelerimi dikkatli seçmek istiyorum ki hakkımda yalan yanlış bir yargıya erişmeyin.

hah doğru evet. size kendimi tanıtmadım. ne büyük küstahlık!

efendim. ben deniz, mithad selim. kırk üç yaşındayım. bir annem. bir de kedim var. hadi kediyi söyledin de anneni niye karıştırıyorsun bu işe dediğinizi duyar gibi oldum.

doğru mu duymuşum?

doğru duymuşum. 
sorun çünkü annemle ilgili. doğrusu atalarıyla ilgili. yani efendim meselenin özü şu; ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü şartlar neticesinde istemesek de müşteri hizmetlerinizi arayıp yüz otuz altı tuşa bastıktan sonra geçemediğimiz güvenlik aşamasının son halkasında annemizin kızlık soyadı soruluyor malumunuz. genelde de ilk iki harfiyle başlayan kelimeler isteniyor. buraya kadar her şey tamam. her şey evritink is okey. ama ve lakin dilemmalarım, çıkmazlarım ve kendimi örselemelerim işte tam da bu noktada daha doğrusu anne kızlık soyadının ikinci harfinde başlıyor.

neden mi?

şöyle ki; annemin babasının babası rahmetli edremit dedem soyadı kanunu çıktığında silifkeli olmasına rağmen neden bilmem eğridirli soyadını almış. artık eğridir gölü ve havarisi hayali olduğu için mi yoksa çok sevdiği kız eğridirli olduğu için midir bilinmez. almış. anneme ve kardeşlerine bırakmış. biz mahdumlarını da bir takım özel ve kurum kuruluşlarında eğridirli soyadını tuşlamak zorunda bırakmıştır.

sanırım mevzunun ve zurnanın zırt dediği yeri anlıyorsunuz yavaş yavaş.

anne kızlık soyadının birinci harfiyle başlayan kelimede hiç bir sorun yok. her seferinde eğridir demek işimi görüyor. lakin ikinci harfte uludağ karına yahut sahra çölünün kumuna saplanmış araç gibi patinaj üzerine patinaj yapıyorum. çünkü ve zira; yumuşak g ile başlayan ne bir kelime ne de bunu anlayıp yorumlayacak yapay zeka dünyaya gelmedi daha. yine de pes etmedim ama. türk aklımı, karadeniz pratik zekamı kullandım!
dedim lan nasılsa yapaydır bu herze, G ile Ğ ayrımını yapamaz. G ile başlayan isim şehir bitki hayvan aklıma ne geldiyse söyledim.
fakat anlamadı yapay şey. sizi anlamıyorum diyor da başka bir şey demiyor.
son çare yumuşak G sesini çıkarmaya çalıştım artık. nasıl öğürdüysem annem garibim, yaşamam sebebim, boğazımda bir şey kaldı zannedip o narin bedeni ve fıtıklı beliyle, bir seksenlik bana heimlich manevrası yapmaya kalktı. ben durumu izah edene kadar kadıncağızın fıtığı iki yerden attı. sonuçta ikinci harfi söyleyemeyince sistem bizi dışarı attı. almanya'ya çalışmaya gelmiş gurbetçi gibi dışladı. ama yılmadım..

anne tarafı dedem silifke'liydi fakat baba tarafı dedem bafra'lı, inat necmiymiş. ayrıca da pehlivan. pes etmek ne demek bilmezmiş. zaten bir çarşambalı mustafa dağıstanlı, bir de benim dedem diye söylemiyorum ama öyleymiş. hiç yenilmemişler!

yani dedem gibi pes etmeyip defalarca defalarca aradım yapay zekanızı ama viyana'yı kuşatan avrupalılardan daha sağlam savundular ikinci harfi. bir türlü anne kızlık soyadının ikinci harfini söyleyemedim. rahmetli necmi dedemi yattığı yerde ters döndürdüm. çünkü yenilmek nedir bilmeyen bir dedenin torunu olarak pes ettim. 

şimdi söyle bana sevgili türk telekom ben sana sitem etmeyeyim de kime edeyim. kimlere gideyim?

hani sitem sevgiden doğar diye bir söz vardır bilir misin?
bilirsin. bilirsin.
işte ben sana, sitem etmiyorum sevgili türk telekom. sitem etmiyorum. sadece ahh ediyorum.
sadece ahh!

ve inşallah gün gelir birileri de sana böyle ucu açık bile olmayan cevapsız sorular sorar. buldum sandığını kaybettirirler. otobüste akbilsiz kalıp da fazla akbili olan var mı diye bağırtırlar.

son tahlilde; beni dermansız dertlere sürdünüz ya, "salep içerken diliniz yansın da üç gün acısı geçmesin."*

.

* leyla ile mecnun
.

ceylan ertem & uğur aslan - hakim bey