bazen diyorum olur öyle. hiçbir şey iyi gitmezken terslikler hep seni bulurken on saniyeliğine de olsa bir iyimserlik rüzgarına kapılırsın. bu rüzgar çekip çıkarır seni içinde bulunduğun girdaptan. “her şey çok güzel olacakmış” hissi uyandırır tüm hücrelerinde. sanki bir sevenin, bir sevilenin varmış gibi. durduk yere şapşalca gülümsemeler falan. haftalar boyu sıkım sıkım sıkılan göğüs kafesinin içinde papatyalar açmışçasına fresh bir ferahlık. kalpte bir bayram havası. “hangi çılgın bana zincir vuracak şaşarım” cesareti. on saniyeliğine de olsa bir özgürlük senaryosu. dünyadan ve tüm keşmekeşinden, kirinden, gürültüsünden, gerekli gereksiz sırtlandığın yüklerden arınma hali diyorum; bazen olur öyle. sonra kaldığın yerden devam edersin..
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...
eternal sunshine of the spotless mind (2004)
-
mevsim kış. önümüz yılbaşı. onun ardı sevgililer günü malum. netflix mi çok
inceci, yoksa ben mi çok komplo teoriciyim? bilemedim. elimi dokunduğum
yerde y...