az biraz arabeskiz bugün ibrahim - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

az biraz arabeskiz bugün ibrahim



bunu niye yaptım bilmiyorum. ben üst geçide çıktığımda onlar hala hareket etmemişlerdi. sevgiliye veda nazarı gibi son bir kez bakarken birden fotoğrafını çektim. yukarıdan, hafızamda hiç olmayan bir açıdan. hem beynime hem telefona kazıdım o mahzun duruşu. salakça kuruntular kurdum. yeni sahibine alışamadı gitmemek için ayak diremiştir herhalde diye. sonra birden gitti. çünkü zamanı gelince herkes gider. herkes gider.
..
akil tarafıma kulak verir gibi ikircikli davrandım. bu bağlılık, bağımlılık konusunu yeniden düşünmeliyim dedim. züğürt tesellilerinden tesbih yaptım. polly ana’ya sardırdım. alt tarafı bir teneke parçası be oğlum, hem zaten trafikten, saygısız şoförlerden, istanbul’da araç kullanmaktan nefret eden sen değil misin? üstelik çifte kavrulmuş vergiler, motorine gelen beş ileri bir geri zamlar da cabası. 
sol beynim, rakibini ringin köşesine sıkıştırmış muhammed ali clay gibi sağ beynimi yakalamış bu olumlamaları saydırıyordu. ama kanayan beynim değildi. sıkıntı aşağıdaydı. göğüs kafesinin oralarda bir yerlerde dolaşıyordu.
..
spotify’a en hüzünlü müziklerini çalmasını söyledim. çayı demledim. ama eksik bir şey vardı sanki. hatırladım. bir sigara olsaydı şimdi keşke dedim. ahh ettim. çatıdaki karga durumumu beğenmeyip daha yüksek bir binaya kanat çırptı. oysa ve hani tiryaki gibi içeceğimden değil. öyle olması gerektiğinden. çünkü böyle gördük izlediğimiz filmlerden. mahallede sevdiği kızı alamayan afili abilerden. dahası rol modelim babamdan. hala kızı feride’nin kaçtığı akşam üç senedir ağzına sürmediği zıkkımı elleri titreyerek yakup amcadan nasıl istediğini henüz on üçümde görmüştüm. demek ki sıkıntılı zamanlarda ilaç olmasa da rahatlatıcı bir fonksiyonu vardı bu meretin. lakin puslu adalar manzarasını ve on dakika sonra sekiz katlı iş ve kültür merkezinin ardında kaybolacak güneşi bırakamadım. doğrusu biraz da üşengeçlik ettim. yoksa o sigarayı içerdim. her nefeste, çektiğim fotoğrafa ayrı bir hüzünle bakardım. belki akşama belki sabaha kadar.
şimdi çay içiyorum. ve şu an için dünyanın en kederli fotoğrafına bakıyor gibiyim. ama bu fotoyu niye çektim hala bilmiyorum!
ama şunu çok iyi biliyorum sevgili ibrahim;  alışmak sevmekten daha zor geliyor!
.