57.mektup - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

57.mektup




hiçbir şey diyorum sevgili leyla; göründüğü gibi değil. son günlerde buralarda uçuşan mutluluklu, heyecanlı ve umut dolu, yakası ve bağrı açık ilk yaz cümleleri yanıltmasın seni. içim ve dahi dışım söylemek isteyip de söyleyemediklerimle dolu sana karşı. oysa anlamlı suskunluklarımız, anlamsız muhabbetlere dönüşüyor her defasında. fakat bir türlü diyemiyorum. zira bu yük bana yeterince ağırken seni de bu yükün altına dahil etmek hiç adil gelmiyor bana. sâfi bencillik olur çünkü. sâfi bencillik.
ama ve lakin yoruldum da öte yandan..

şimdi işte; saat sahuru biraz geçiyor. yine uyku yok. yine huzur ve tat yok. sıkıntı, korku ve endişe var. biraz da gözyaşı.
evet, bu topraklarda yüzyıllardır “erkekler ağlamaz” ve “erkekler güçlü ve metanetli olur” dediler. çelimsiz-toraman, sabırlı-tezcanlı, gamsız-endişeli, sanatçı-sporcu, cüretkâr-naif ayrımı yapmadan hepimizi bu öğretideki kayığa doldurdular. ama şimdi işte yorgunum yıllardır güçlü durmaktan. 
yorgun ve ağlamaklı. 
ağlamaklı ve korkak! 
en saçma film sahnelerinde ağlıyorum artık erkekler ağlamaz sözüne inat. göz kapaklarımda çünkü afrika’nın kuraklığına yetecek yaşlar birikti yıllardır. 
ve korkuyorum. 
çok korkuyorum. seni dünya gözüyle görememekten, kokunu duyamadan, teninin sıcaklığını hissetmeden diyorum ölüp gitmekten korkuyorum. ölesiye korkuyorum. hakeza, iki aydır ara ara vuran ağrılarım için kötü bir şey çıkacak diye doktora gitmekten de korkuyorum. ve bugüne kadar geldiğim o tekdüze çizgiden şaşmadan, aynı tatsızlık ve huzursuzlukla sona ermekten korkuyorum. 
yaş aldıkça diyorum; insanın kendisi gibi korkuları da değişiyor demek ki! 
eskiden misal; uçağa binmekten, beden dersinde ters takla atamayıp bütün sınıfa rezil olmaktan falan korkardım. şimdiyse böyle şeyler,, ..

ama hiçbir şey yazıldığı gibi değil sevgili leyla. 
hiçbir şey. 
okunduğu gibi de değil.., 
yazdıkları çoğu zaman yapacaklarının teminatı olamıyor insanın çünkü.. bilirsin?
şartlar denen o vahim şey yüzünden.
ama ve yine de keşkenin o kolaycı şemsiyesinin altına sığınmak istemiyorum. yıllardır olduğu gibi ‘zor bizim işimiz imkansız biraz zaman alır’ demek isterdim. ama… keşke… diyorum. keşke. farklı zamanlarda tanışmış olsaydık.. farklı. yerler ve zaman..
ve..
elbette hiçbir şey, u-mutlu ve heyecanlı cümlelerin yerini tutamaz. bu yüzden ben de sana hüzün yerine huzur veren yazılar yazmayı çok isterdim. bilhassa takvimlerin bahara beş varı gösterdiği bu vakitlerde. lakin bilirsin insan yazgısını ve kendini aşamıyor bazen. ben de aşamıyorum. aşamadım. affet..

ama ve yine de sevgilim; bu seni sevmiyorum demek değildir. çünkü, hiçbir şey ama hiçbir şey; aramızda olan ve olmayan onca şeye rağmen sana olan meftunluğumu kalbimden silemeyecek. sen inansan da inanmasam da. bu böyle. ben sevgimi biliyorum. ve sevgime kefilim. sana inandığım gibi inanıyorum sevgime de.
çünkü hiçbir şey sevgilim, saf sevgiden büyük değildir…
.