huzursuzluğumun başşehri bu blog. hatta ana vatanım. bırakıp da gidemediğim. oysa dellenip dellenip sigarayı yahut diyet için şekeri, ekmeği bu sefer kesin bırakacağım diyenler gibi söz verip duruyorum kendime. temelli bırakıp gideceğim blogu, bugüne kadar çok yazdım. bir faydasını görmedim ben de bıraktım diyerek*. lakin gidemiyorum. olmuyor. kaan sezyum’un bir lafı var hani; "bu hayatta en iyi dostum kendimim" dediği. ben kendimle dost olamadım ama şu hayattaki tek dostum burası. bu blog diyorum ; benim vatanım. gurbetim. sılam. kavgam. cefam. sefam. demli çayım. acı kahvem. kış güneşim. uykusuz gecelerim. tekinsiz dilemmalarım. deniz kenarındaki terk edilmiş bankım. kendi kendime konuşmalarım. kürkçü dükkanım.
bırakıp da nasıl giderim?
* * *
bazen işte, on şiddetinde bir özlem vuruyor. içtiğim kahveye, kana ve nihayet aklıma karışıyor. dünya duruyor. kahve soğuyor. şarkılar çalmıyor. kimse kalmıyor. sadece özlemim ve ben. ucu açık bir sessizlik sonra.
* * *
vakitsiz. renksiz. kokusuz. müphem bir his. epeydir yılan olmuş içimin labirentlerini dolanıyor. durmuyor. ama çıkıp gitmiyor da. sıkıyor. sıkıyor. çok sıkıyor. görünür görünmez bütün izler, bütün harfler, bütün hayatlar, bütün ikilemler birbirine girmiş, düğümlenmiş de kapalı bir ameliyatla mideme konulmuş gibi.
* * *
belki yazarsam geçer diyerek kalemimim yontup oturdum. oysa geçmeyeceğini bilerek. ama hafifleyeceğini ümit ederek. uzun, bir sevda türkü gibi çok uzun yazmayı özledim. belki biraz ondandır. belki değildir. bilemedim. türkçe sözlü hafif müziklerle çevrili etrafım. şimdi. bile isteye. teslim oldum notalara. hani filmlerde olur ya; etrafı nerdeyse bir ordu tarafından kuşatılmıştır aktörümüzün. çıkış yoktur. önce teslim olur gibi davranır. ama sonra silahına davranır ki öldürsünler. çok fazla sürmesin eziyet. işte öyle bir teslimiyet geliyor bazen bu şarkıları dinlerken..
* * *
kabil'in habil'i öldürdüğü dünyada kütüğe akraba diye yazılanların şerefsizlikleriyle uğraşmak yoruyor. hayat zaten...
evet biliyorum içinizden geçeni..
olmayacak dualara amin demeyi, çabuk gaza gelmeyi, konfor alanımızda yayılmayı, hareketi hep dışarıdan beklemeyi çok severiz. ama bir fikirdi sadece..
uzatmayın!
uzatmayalım lütfen..
*organize işler-1