aslında hiç hazırlıklı değildim. dört koca gündür renksiz, kokusuz, neşesiz yaşayan beynimin kıvrımları sanki bu sabahı bellemiş. önceden plan, program yapmış gibi nilüfer'in o meşhum şarkısıyla uyandırdı beni pert olmuş bir vaziyette. hatta yarı baygın. yarı kendimde. oysa annemin ve ablamın doktora gitseydin ısrarlarını bilmiş bilmiş cevaplamıştım evvelsi gün. "anne doktor ne yapacak? aynı soğuk algınlığı ilaçlarını yazacak bol sıvı al, istirahat et diyecek. zaten onların hepsini yapıyorum. iki güne kalmaz bir şeyim" dedim.
4 gün oldu. geçmedi. ama ablamın zencefil tarifi işe yaradı. en azından boğazım geçti. lakin üst solunum yolları hala tıkalı. ancak ilaçlarla, izotoniclerle trafik tek şeritten kontrollü olarak akıyor. şimdilik. ama allah büyük. derdi veren rabbim devasını da verir elbet. başka keder vermesin. sıkıldım deyip blogunu kapatan bizim mızıkçı bilader'e dediğim gibi. malum bizim dikkatsiz yine kapattı gitti blogunu.
nilüfer, veda, bitenler, gidenler ve gelenlerin ana teması elbetteki 2023. bugün ebedi istirahatgâhına yolcu edeceğiz. ama ben imamın nasıl bilirsiniz sorusuna iştirak etmeyeceğim. ardından ağıt yakmayacağım. lakin sövmeyeceğim de. yıllar evvel dediğim gibi benim nazarımda hepsi aynı. değişen sadece rakamlar. öyle yeni yıl listelerim, eski yıl almanaklarım da yok. doğaçlamam var yalnızca. hissettirdikleri var. belki bir iki de duyurum var. o kadar.
ha evet çok güzel filmler izleyip çok şahane şarkılar dinledim. severek okuduğum bir kaç da kitap oldu. yine ve bence çok da güzel fotoğraflar çektim. yalan yok şimdi. ama şahsıma yapılan çok büyük şerefsizlikler de oldu. lakin ahh etmedim. mutlu olduğum vakitlerin yahut anların sayısı bir elin parmağını geçmeyip ötekiler abaküse sığmasa da hepsini kabullendim. vardır bir bildiği dedim rabbimin. vardır dedim bizim de eksiğimiz gediğimiz. masumiyet ve kader'in bekir'ine bağladım her zamanki gibi. eğdim başımı. yürüdüm usul usul. yenilmek çünkü bazı insanların göbek adı gibi bir şey. yahut üzerine bir gömlek gibi yapıştığı ne kendinin ne de başkasının çıkarabildiği bir giysi. tüm yenilgilerimi bir araya toplayıp o küçücük umut ışığının peşinden gitmeye çalıştım hep. daha iyi yenilmeyi, dahası yenilirken bile bir şeyler öğrenmeyi denedim çoğunlukla. ve o yüzden 2023'e diyecek sözüm yok. tıpkı 2022, 2021, 2020, 2019, 2009, 1999 ve 89 a olmadığı gibi. ama 88 ve ondan öncekilerin hepsine hakkım helaldir. başkaydı çünkü o vakitler. çok başka. bilenler biliyor zaten. bilmeyenlere de anlatsınlar bir zahmet. benim çünkü mecalim yok. hem yorgunum. hem başka projelerim var!
yok yahu proje dediysem öyle büyük bir şey değil. can sıkıntılarından yapılan tespihler gibi. önce bu blogda faaliyete geçireyim dedim. ama yok çok sıkıcı olurdu devrik cümlelerimi seven özel okuyucular dışındakiler için. o yüzden yan tarafa, iki satır iki satır bloguna aldım projeyi. daha evvel bu blogda yaptığım her günüm leyla tarzı. günlük olarak hissettiklerimi, duyduklarımı, izlediklerimi, dinlediklerimi ve bazen yaptıklarımı yazacağım bir ajanda 2024 günlüğü.
bu blog varken ne gerek var şimdi hafız? neden böyle? diyen iç sesime ve dışarıdaki sesler için cevabım; kimi sıkılır blog kapatır kimi de yeni bloglar açar? hem bir de bu hayat, yazmadan çekilmiyor memedim. bazıları okuyarak, bazıları film izleyerek, bazıları şiir yazarak, bazıları resim yaparak, bazıları şarkı söyleyerek yahut dinleyerek, bazıları ahşap oyarak, bazıları stalk yaparak, günde bin beş yüz "like" verip sekiz yüz elli "like" alarak, bazıları dedikodu yaparak, bazıları sadece denize bakarak, bazıları şehrin kalabalığında kaybolarak, bazıları parkta oturup insanları izleyerek hayata tutunmaya çalışıyor. ben de işte bu devrik cümlelerle tutunuyorum. elimden çünkü fazlası gelmiyor.
yok yahu proje dediysem öyle büyük bir şey değil. can sıkıntılarından yapılan tespihler gibi. önce bu blogda faaliyete geçireyim dedim. ama yok çok sıkıcı olurdu devrik cümlelerimi seven özel okuyucular dışındakiler için. o yüzden yan tarafa, iki satır iki satır bloguna aldım projeyi. daha evvel bu blogda yaptığım her günüm leyla tarzı. günlük olarak hissettiklerimi, duyduklarımı, izlediklerimi, dinlediklerimi ve bazen yaptıklarımı yazacağım bir ajanda 2024 günlüğü.
bu blog varken ne gerek var şimdi hafız? neden böyle? diyen iç sesime ve dışarıdaki sesler için cevabım; kimi sıkılır blog kapatır kimi de yeni bloglar açar? hem bir de bu hayat, yazmadan çekilmiyor memedim. bazıları okuyarak, bazıları film izleyerek, bazıları şiir yazarak, bazıları resim yaparak, bazıları şarkı söyleyerek yahut dinleyerek, bazıları ahşap oyarak, bazıları stalk yaparak, günde bin beş yüz "like" verip sekiz yüz elli "like" alarak, bazıları dedikodu yaparak, bazıları sadece denize bakarak, bazıları şehrin kalabalığında kaybolarak, bazıları parkta oturup insanları izleyerek hayata tutunmaya çalışıyor. ben de işte bu devrik cümlelerle tutunuyorum. elimden çünkü fazlası gelmiyor.
son tahlilde ve ezcümle; tutunduğunuz şeylerin en azından bu sene sizi ziyadesiyle mutlu edeceği, sağlıklı ve huzurlu bir sene diliyorum okuyan herkese. okumayanlara da selam olsun. belki bir gün bir yerde onlarla da kesişir yolumuz.
.