ehvenişer - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

ehvenişer


on yıldır görmemiştim onu. belki de daha fazla. iş için yaşadığı küçük şehre gidince görüşelim istedim. o kaderinin peşinde amerikalara, anadolu şehirlerine gitmeden evvel çok iyi arkadaştık. ikisi de rahmetli olan babalarımız iyi dosttu. zamanla araya mesafeler girdi. herkes kendi düzenini kurup dünya görüşünü kemikleştirdi. 

geçmiş gün aradım, "şehrine geldim bir yerde buluşalım" dedim. 

"akşam eve iftara gel" diye ısrar etti. bir ara eşiyle aralarının iyi olmadığını ve yine hanımların böyle sürpriz misafirleri sevmediğini bildiğimden dışarıda buluşalım diye direttim. sonuçta eşini sadece düğününde çeyrek altın takarken bir kez görmüştüm. ama çok ısrar etti. iftardan bir saat evvel beni istasyondan aldı. sarıldık ama öpüşmedik. "ev yakın yürüyelim" dedi. hava güzeldi. usul usul, konuşa konuşa giderken fırından iki de pide aldı.

"istersen şu parkta oturalım biraz" dedi.
tamam diyerek eşine biraz daha zaman kazandırmak istemesine olanak tanıdım. ilçe belediyesinin sararmış eski banklarının üzerinde laf eski anılardan dönüp dolaşıp kaçınılmaz olarak 'n'olacak bu memleketin haline' geldi. mfö'nün ve arkadaşımın aksine benim hiç umudum yoktu. çekincelerimi ve vatandaş olarak nasıl kazıklandığımızı, gözlerimizin olmayan pırıltısına bakıla bakıla nasıl aldatıldığımızı, algı cinayetlerine kurban gittiğimizi bir ejderha alevi gibi, içimden geçtiği gibi parkın orta yerine saldım. hayretle yüzüme bakarak hükümete oy vermeyeceğini söylekdi. ama onları da destekleyen, muktedirlerin propaganda diliyle bekadan, büyük orta doğu projesinden, savunma sanayiinden, dış güçlerin oyunundan, adam gibi muhalefet olmadığından, ehvenişerden bahsederek bana "sen anarşist olmuşsun" dedi. 

eskiden dedi çok sakindin, sana fikir alışverişine gelirdim vs dedi.
eskiden dedim brigitte bardot da çok güzel bir kadındı. istanbul'da güzeldi. şimdi bak bakayım kalmış mı bir güzellikleri?

muktedirlerin olmayan göçmen politikasını, ülkeye kontrolsüz girişleri eleştirdim.
- ırkçısın sen dedi.

ekonomiyi berbat ettiklerini, markette geçen sene x liraya dolan arabayı şimdi 4x liraya doldurduğumu, daha geçen gün orta karar bir lokantada üç kişilik iftar için bir aylık kiranın yarısını verdiğimi söyledim.
- evde yeseydin dedi.
TÜİK verilerine hiç girmeden baz etkisiyle enflasyonu düşürdük algısı yaptıklarını söyledim.
- amerikada da yüksek enflasyon var dedi.

sağlık sistemini eleştirdim. randevunun zor alındığından, ilaçların bulunmadığından hatta koca devlet hastanesinde bir tane MR cihazı olduğundan arıza yüzünden zor yürüyen yaşlı annemi iki kez götürmek zorunda kaldığımı falan boşuna söyledim. yurt dışına giden doktorları yakında doktor bulamayacağımızı söylemedim bile.
o yine muktedirlerin klişe cümleleriyle benim de bizzat yaşadığım eskiden ilaç alırken üç ayrı sıraya girdiğimizi falan anlattı. fakat şimdi ilaç bulamadığımızı anlamak istemedi.

geçmiş gün diyorum, eski bir arkadaşımı ziyarete gittim. halt ettim.

.

hollydays- l'odeur des joints