sevgili günlük - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

sevgili günlük



daha evvel yapmadığım şeyleri yapıyor, yemediklerimi yiyorum. göt cebimde mesela telefon taşımazdım. şimdi taşıyorum. bilimum burgerleri yemezdim. şimdi yiyorum. meşhur isimli işletmelerin yerine kıyıda köşede kalmış, esamesi pek okunmayan esnafı tercih ederdim. şimdi isim gözetmeden güneşi ve çayı olan her yere çörekleniyorum. tek hassasiyetim ve değişmez alışkanlığım çünkü, güneş ve çay hala.
şimdi işte ismi ile müsemma bir fırının teras katında güneşe karşı mevzilendim. aklımdan geçenleri buraya sıçratıyorum. arada çayımdan bir yudum alıp bir kaç dakika durup yüzümü güneşte demlendiriyorum. bu tabi yüzümden çok ruhuma iyi geliyor. bu iyiliği, bu şefkati bilen bilir. bilmeyenler için gerçekten üzgünüm. kendim için de üzgünüm. şimdiki halimden geriye doğru, sıfır noktama şöyle bir özet geçtiğimde daha iyisini yapabileceğimi, çok daha iyi olabileceğimi görmek ve "olmamış olmak" beni fena halde üzüyor. 

işte tüm bu üzünçlerimi, pişmanlık ve halsizliklerimi alıp güneşin karşısında oturarak geçici de olsa bir telafilenme, bir arınma yaşıyor olmam devam etmemi sağlıyor. 
bir nevi morfin, ağrı kesici gibi. 
elbette etkisi geçince başka ağrı kesicilere başvuruyorum. yazmak gibi, film izlemek gibi, fotoğraf çekmek gibi. ama hepsi içimdeki derin yaraya kıyasla yüzeysel kalıyor. 
böyle anlarda bazen canım fena halde 
-kokusundan nefret ettiğim- sigara çekiyor. etrafta sigara içenlere bakıyorum. en mülayim görünümlü kişiden isteyecek gibi oluyorum. sonra bir şey oluyor. vazgeçiyorum. galiba utanıyorum. sonra başımı bulutlara, mavi gökyüzüne çeviriyorum. ben zaten hep başım havada yürürüm..



bu kez gökyüzünde, çok derinlerde daire şeklinde uçan siyah kuşlarda gördüm kendimi. çıplak gözle zor görünüyorlar. çektiğim fotoğrafta hiç gözükmüyorlar. ama ne güneye, ne kuzeye, doğuya ya da batıya da gitmiyorlar. bir döngü tutturmuş çember şeklinde dönüyorlar. cinslerini, adlarını bilmem ama benim blogda ve hayatta aynı sıkıcı tekrarlarımın etrafında döndüğüm gibi dönüyorlar. ama ve sanki gidecek yerlerinin olmadığından değil de mecburiyetlerden, geride kalacak olanların vebalinden korktukları için gitmiyorlar gibi. öte yandan gitmeyi de çok istiyorlar. lakin çok fena kuş dilemmasına tutulmuşlar. oldukları yerde dönüp duruyorlar. dönüp duruyorlar. tıpkı benim gibi... ürkek. şaşkın. ve kararsız.
.