92-yarım - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

92-yarım



bu sabah, yarım bardak çaya bir hikaye, iki çok sesli türkü ve bol miktarda dikenli düşünce sığdırdım amirim. ama koca bir ömre bir bardak mutluluk, yarım fincan huzur dolduramadım. sonbahar filminin unutulmaz repliğindeki gibi 'hayattan payımıza düşen miydi bu' yoksa beceriksizliğim miydi bilemedim.

şimdi işte radyo üç; sanki dün akşam bartın madeninde gidenlerin ardından ağıt yakıyor çok sesli türküleriyle. belki de yakmıyordur. rutin yayınını yapıyordur. zaten bizler de beş dakika sonra unutana, altılı masa adayını, tarkan'ın yılbaşı konserini, hadise'nin dedikodusunu, fener'in beşiktaş'ın şampiyonluk şanslarını konuşuncaya kadar timsah gözyaşları dökeceğiz.
o gözyaşlarını diyorum; tüm sahtelik ve ikiyüzlülüklerimizi bir çuvala doldurup en yakın uçurumdan aşağı atmanın tam zamanı. 
yarın çok geç olabilir.
maya bozulalı çok oldu çünkü. it izi at izine karışalı da. o güzel insanlar ve son istanbul beyfendileri ile hanımefendileri güzel atlara binemeden yaya olarak aramızdan ayrılalı çok oldu. gülten akın'dan sonra zaten ince şeyleri düşünecek, anlayacak kimse kalmadı 
o yüzden; birbirimizi, "nuri bilge ceylan'ın güzel ve yalnız ülkesini", halkını, ezilenlerini düşünür gibi yapıp da sömürmeyi, algıları ve yalanları hemen olduğumuz yere bırakalım. 
bir saat sonrası çok geç olabilir.
.