rota yeniden oluşturuldu - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

rota yeniden oluşturuldu

karadeniz


her şeyden çok güvendiğim yön duygum işlemez olmuştu. yandex on ikinci kez rota yeniden oluşturuldu diyordu. şimdi sağa, sonra sola dönün dediği yollar ya çalışma nedeniyle ya da çöp kamyonu yüzünden kapalıydı. aradığım plaj ulaşılamayanlar arasında ilk sıradaydı. sonra onu gördüm. tek katlı, bahçeli ve leylak kokulu evinin önüne ama kaldırıma da değil resmen yolun kenarına taburesini atmış sanki benim gelmemi bekliyordu.

sabahın dokuzunda plajın yolunu sorabileceğim dünyadaki tek canlı o gözüküyordu. mecbur arabanın kıçını denize verip bu ıssız adama doğru usulca yanaştım. arabanın sağ camını açtım. selamün aleyküm aleyküm selam faslından sonra direk mevzuya girdim. 
üstadım buralarda yosunadam beach diye bir plaj varmış ama bulamıyorum bir türlü. 
güldü.
ama bayağı bir güldü.
sonra eyvah eyvah filmindeki salih kalyon'a benzeyen dişsizliği ve mimikleriyle;
"burada aradığın hiç bir yeri bulamazsın evlat. inşaat, inşaat, inşaat. her yer şantiye oldu."
kısa bir sessizlikten sonra;
- sen dedi yoksa -eliyle tepedeki evleri göstererek- havuzlu villalardan mı aldın? 
- yok babacığım nerede bizde villa alacak para. 
- e paran yok da, aklında mı yok beyzadem. eli yüzü düzgün, yakışıklı adamsın.
eliyle bu sefer arkasını işaret ederek benim gibi zengin hanımla evlenecektin dedi gülerek. arkada, verandada bizi dinleyen sarı saçlı abla da güldü. dayanamadım ben de güldüm  ve ekledim; 

- denk gelmedi babacığım. gökten para yağsa benim başıma başka şeyler düştü hep dedim.

dişsiz ama sevimli suratıyla ağaçkakan gibi yine keyifli keyifli güldü. 
- kader utansın dedi.
- plajı sormuştum diye hatırlattım.
- bak şimdi sen beni dinle. ne yapacaksın biçi miçi. gideceksin sana bir yırtık şemsiye, bir tahta iki de kokmuş burger verecekler. üç yüz liranı alacaklar. beachin sağı solu halk plajı. 
araya girdim.
- aslında sandalyem de şemsiyem de var bagajda. ne olur ne olmaz diye atmıştım arkaya. bu tür yerlerde neyle karşılaşacağın belli olmuyor.
- ama beni dinlemiyorsun ki; beni dinle bi, dinle beni evladım. 
biiçin yanı halk plajı dediğim gibi. paranı çöpe atma. şimdi buradan tepeye çık, ikinci soldan gir tekrar birinci sol ve ilk sağdan vurdur arabayı, aşağısı plaj. benim mekan oralar. herkes tanır beni orada. hatta orda adam vur savcıya adımı ver. o derece yani!
- adınız nedir?
her daim gülen suratı ciddileşir gibi oldu. hayırdır, adam mı vurcan?
- yok, benim adım mithad selim. tanıştığımıza memnun olacaktım.
ipi kopmuş makara gibi her zamankinden çok güldü bu sefer. sonra da arkasına döndü; "leylanım bak ne diyor bu adam. benimle tanıştığına memnun olmak istiyor. seni kim ne yapsın derdin hep bana. al gör işte. bak gör. "
leyla hanım gülümsemekle yetindi yine.
ben teşekkür ederek ayrıldım bu sevimli ve matrak adamın yanından. tarif ettiği yoldan elimle koymuş gibi buldum plajı da. lakin plajda jandarma sarı bantlarla barikat kurmuş. kimseyi içeriye almıyordu. kaymakamlık ilçenin tüm plajlarında denize girmeyi yasaklamış. iki seçeneğim vardı. ya denize giremediğime üzülecektim. ya da bu hayat dolu adamla tanıştığıma memnun olacaktım. 
elbette ikincisini seçtim. 
ha ha ha...
sonra rotamı yeniden oluşturdum..
.