bazen insan sadece yorgun oluyor* - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bazen insan sadece yorgun oluyor*



diyor ki cemal süreya;
bazen insan sadece yorgun oluyor.
ne küs
ne yalnız
ne aşık”
.
bazen; bu kadar çok yazdığıma inanamıyorum. hepsini ben mi diyorum?
onca yazı. bunca yıl.
dile kolay ben yazmaya başladığımda doğan bebeler şimdi lise ikiye gidiyorlar.
böylesine diyorum, susamış gibi çalakalem yazmak ne için? 
kim için? nasıl? dahası, daha ne kadar?
.
bazen; dışarıdan bakmaya çalışıyorum kendime. yazdıklarıma ve hatta yaptıklarıma.
heyhat! bakıyorum da ne görüyorum peki?
aynı fasit dairenin etrafında dönüyor gibiyim yıllardır. ve hepsi aynı olmasa da benzer ya da muadil cümlelerin peşinde koşturuyorum hiç durmadan. sanki hiç yorulmuyormuş gibi. oysa ve bilakis bu tekrarlar, (şayet görüyor, duyuyor, okuyorsa kıymetli jayne’nin deyimiyle) hep bu iterationlar işte yoruyor. perişan ediyor insanı. buna rağmen durmuyorum. yazmaya devam ediyorum.
peki ama neden?
.
halbuki bazen; kendime söylediklerim, öfkelendiklerim, kendimle alay etmelerim falan değil de yakınımdaki bir insanın tek bir kelimesi yetiyor dağıtmaya beni. sonra ben gerçekten öyle bir insan mıyım diye saatlerce kendini sorgulamalar falan. bu akşam iş çıkışı mesela sevgili dostum ve şirket danışmanımızın hakkımdaki o yargısı. kurallara uyan her insanın, bilerek ve taammüden kurallara uymayan diğer münasebetsizlere vereceği tepkiyi vermiştim oysa. 
sahi ben öyle bir insan mıyım?
.
bazen; diyorum yaşamak gerçekten ağır geliyor. ağrılı oluyor. her türlü çirkinliğin, kuralsızlığın göz göre göre yapıldığı, çoğu kez yapanın yanına kâr kaldığı, namussuzların artık ‘cesur’ değil iyice pervasızlaştığı, pişkinleştiği, dombili taocu ve tuvalet terliği olduğu, insan görünümlü varlıkların adamlığına değil de dayısına-sam amcasına ve dahi cebindeki paraya-götündeki kuru sıkıya güvendiği, yalandan hiç kimsenin ölmediği (burnunun bile uzamadığı) ve sahtekarlığın bininin bir para olduğu, bilimum kötülüğün sokaklarda kol gezdiği, hayasızlığın cirit attığı ahlaksız-saygısız-sevgisiz bir oyunun figüranı olmak diyorum ağrıma gidiyor. bildiğin gibi değil. hiç...?
.
bazen işte böyle çok yorulunca, akşamları. rüzgar da varsa biraz. balkonda saatlerce oturup burgazada’nın ucunda yanan ışıkları izliyorum. bir şeyleri hatırlatacak gibi oluyor ada ışıkları. çocukluğumdan bir şeyler var o parıltılarda. tam olarak ne olduğunu bulamıyorum ama oturuyorum öyle akşamlarca.
.
bazen diyorum; cemal süreya haklı.
çok haklı.
insan sadece yorgun oluyor.
ne küs.
ne yalnız.
ne aşık.
.
bazen de; şarkılar diyorum doktor, bilhassa fransızca şarkılar ne güzel?
iyi ki varlar.
iyi ki..
yoksa nic' olurdu halimiz.
nic' ???
.