71-yağmurla birlikte - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

71-yağmurla birlikte



yağmur yeniden başladı. dünyada ve bu pazar gününde bir ben kalmışım gibi oturuyorum balkonda. bu sessizliği, sakinliği ve kimsesizliği seviyorum ama. çünkü tek ve en büyük derdim zaman zaman yağmurun vurduğu çıplak ayaklarımı geri çekip çekmeme tereddütüm. bir de içeri gidip biraz daha sıkı giyinsem mi dilemması. diğer tüm dünya kederlerim hafızamda nisyan olmuş durumda. en azından bir süreliğine. belki bu yazı bitene kadar. belki öğleye kadar. 
...
şimdi daha da artırdı şiddetini yağmur. bardaktan boşanır gibi evet. ayaklarımı geri çekmedim. içeri geçip sıfır koldan kısa kola, şorttan eşofmana geçmedim. sadece müziğin sesini açtım. 
algo familiar. 
ahh algofamiliar.
kafamı yazıdan kaldırınca az önce gördüğüm burgaz’ın, yağmurun şiddetine dayanamayıp artık görünmez olduğunu fark ettim. bir de ıslanan çamaşırları. geri çektim hemen. lakin ayaklarımdan daha çok ıslanmışlar. ama olur böyle şeyler. dedim ya tüm dert, keder ve hüzünlerimi balkona çıkmadan evvel içerideki vestiyere astım. bir tek yanımdan ayrılmayan, bazen diş ağrısı gibi vuran özlemlerimi aldım. istesem de bırakamazdım zaten. bir de işte üç şarkıda bir ahmet kaya’ya geçmese karışık şarkı listem..... ama ve galiba biraz ben de öyle olmasını istediğimden listeye ilişmiyorum. hüzün ve özlemlerimi bu şekilde sağaltıyorum sanki.
...
yazdığım her cümleden sonra turgut uyar’a kanıp başımı göğe kaldırıyorum yalnız başıma. imkansızlıklarımla pişmanlıklarım arasında bir yerden izliyorum yağmuru. ve ahmet kaya ayrılığın hediyesiyle jiletliyor ruhumu. “olsun be gözüm olsun” diyecek takat arıyorum şimdi artık dizlerime değen su damlalarında. ve üşüyorum da. ama içeriye de gitmek gelmiyor içimden..  ne olduğunu bilmediğim ama hep aradığım, beklediğim bir şeyi bulacakmışım umuduyla oturmaya devam ediyorum.
...
yağmur dindi. burgaz yüzünü yeniden gösterdi. üstelik eskisinden net ve pürüzsüzdü. iki hafta tatile gidip de dönmüş beyaz yaka memur mutluluğu vardı çehresinde. çınarcık ise dünden beri kayıp. sonra bir karga gelip oturdu karşıma. bir süre sessizce bakıştık. anlatmak istediği bir şey mi vardı, derdi mi vardı bilmiyorum. öyle bakıştık dakikalarca. ne ben sordum, ne o söyledi! daha fazla dayanamadım. dinlediğim müzik listemi değiştirdim. tamamını ahmet kaya yaptım. ne olacaksa olsundu! daha ilk şarkıda karga haykırarak başka bir çatıya uçtu. yerine bembeyaz bir martı geldi. lakin o da çok kalmadı. edip cansever’in mutluluk tanımıyla kibrit çöpünün yanması süresince durdu sadece. sonra hiç bir şey söylemeden uzaklara kanat çırptı. bense şimdi, en baştaki gibi kendi başımayım. ama yalnız değilim!*
.
* heat-1995
.

nouvelle vague - algo familiar
.