bir gün - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bir gün



biz kısa cümleler kurup uzun şiirler yazan adamlarız leyla
bir şiire nasıl başlanırsa ben de öyle başlamak isterim sözlerime
hani olur da bir gün kesişirse yollarımız yine
uzak coğrafyaların ezgisiyle
ve içinden deniz geçen şehirlerin diliyle anlatmak isterim bütün olanları sana
çünkü geçtiğimiz bir yılda çok şey oldu leyla
önce kuşlar gitti, ardından sen
annemin kedisi tekir kayboldu sonra
ben her şeyi olduğu gibi gidenleri de sıraya dizdim

sen gittiğinden beri diyorum ne çok şey oldu 
içimin denizleri çekildi önce
balıklar karaya vurdu
nermin abla kırk beşinde anne oldu
mahallenin son müstakil evi kentsel dönüşüme kurban edildi 
uykularım kısaldı
özlemlerim arttı
ve ben biraz daha büyüdüm geçtiğimiz bir yılda

derler ki bir şiire nasıl başlanırsa sonu da öyle olurmuş leyla
güzel şeyler düşünüyorum bu yüzden
çok güzel şeyler düşünüyorum
seni düşünüyorum
seni zaten hep
ilk taşı günahsız olanların attığı bir şehir düşlüyorum ruhumun sararan orta çağ ikliminde
kalbini çevreleyen surlardan düşüyorum gece rüyalarımda
ve sonra yanlışlarımızı düşüyorum hüzünlü sevdamızdan
sıralama belki böyle olmayabilir ama olanlar tam da böyle sevgili leyla

hani olur da bir gün beni ve ahvali merak edersen
geçmiş günahların yanılgısıyla fakat hala seven bir adamın pişmanlıklarıyla
yeri gelirse dost ve kardeş ülke dilleriyle 
ama ille de güneşi, ayı ve yıldızları barındıran mavi gökyüzünün lehçesiyle anlatmak isterim tüm olan biteni sana

bugünlerde mesela manda yoğurdu ile medine hurması takas ediliyor şehrin en işlek caddelerinde 
fakir daha fakir, zengin daha zengin ediliyor büyük dünya atlaslarında
açık oturumlarda ve havanlarda su dövülüyor
bir kutuplaşmadır almış başını yürüyor
oysa yitip giden memleketim
memleketim 
ah memleketim
hem nazım hikmet de bizim necip fazıl da
lakin hiç durulmuyoruz, susmuyoruz
mütemadiyen konuşuyoruz ve yazıyoruz çalakalem
halbuki satır aralarında ve kelime köşelerinde ele veriyoruz kendimizi hiç istemeden
kalemleri bırak dediğinde öğretmen
cam kenarında bir çiçek boy veriyor hissettirmeden
görmüyoruz, duymuyoruz ama çok biliyoruz
her konuda bir fikrimiz var
zikrimiz yok
1699 karlofça’dan beri 

hani olur da bir gün beni yeniden sevmek istersen diyorum
çiçek açmak için yanıp tutuşan bahar dallarının özlemiyle
yarış bittikten sonra koşan atların ihtirasıyla ya da henüz yaşanmamış anıların hiç sönmeyen umuduyla anlatmak isterim her şeyi
sana dair
bana dair
bize dair
o umut ki
bir sonraki durakta ve her seferinde senin isminin söyleneceğini zannettiren
ve yıkık duvarlardaki sevda sözlerini okumaya devam ettiren
ve bana hala şiire çalınmış düz yazılar yazdıran bir iyimserlik hali

hani diyorum olur da bir gün...
.