55- mutlak butlan - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

55- mutlak butlan


bu kış heybemiz diyorum
stokçu muamelesi görecek kadar dolu
her yer beyaz, her yer püri pak
üstelik gelecek kışa yetecek kadar 
karlı ve kârlı bir çok anımız
düzinelerce instagram fotoğrafımız var
nilüfer’i ağlatacak kadar hem
her yerde kar var
bahçemizde kardan adam, cumbamızda kar kuşları 
ama ve lakin yine mutsuzuz
yine üzgün 
ve hep özlem doluyuz
biliyoruz çünkü her şey gibi hepsi bugün var, yarın yok
.
misal şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler onunla başa çıkamam
sezen aksu'dan yardım isterim 
öyle kaybolmuş, öyle uzaklardayız 
el alışkanlığı ile günaydın dediklerimiz şimdi derin uykularda
göz aşinası olduklarımızın seferleri meçhul 
sanki bize her yer muş da başkasına trabzon
dönmüyor gidenlerimiz geri 
hem kardaki izler artık net değil 
suya zaten şiir yazılmıyor
ateş soğuk, kar sıcak iklim değiştiğinden beri
fazla uzağa gitmiş olmayanlarla çevrili hep etrafımız
teslim olmaktan başka çaremiz yok
ellerimiz karnımızda, er kişi niyetine
sormadan hoca hep bir ağızdan söyledik, iyi bilirdik
biz zaten her şeyi bilirdik ve ona göre iman ederdik
öyle ki ben inanmak için şiir yazıyorum diyordu bir seferinde haydar ergülen 
bense inandığım için şiir okuyordum gözlerine gözlerine
dur duraksız ve de uyaksız 
bilmiyordun
çünkü sana hiç söylemediğim yeşil gözlerinde
benim mavi çocukluğum vardı
yüz yıldır söylenmemişler vardı
öyle adanmıştım, öyle inanmıştım
şimdi bakıyorum ikisi de yok
yeşil çocukluğum, mavi gözlerin!
.
belki de moskova nehri’ni bu kadar çok dinlememeliydik
bugün pazar dedim, dinletemedim kimseye ama
ben kadıköy’ü böyle kederli görmemiştim hiç
üsküdar’a yaslamış başını ağlarken 
babamı görmüştüm en son küçük amcamın cenazesinde
sonra bir gün büyük amcamı babamın mezarında  
o gün bugündür işte gözlerimde tek damla yaş yok benim
zaten hiç bir şeyim yok -senden başka-
.
şimdi durduk yere babamın maltepe sigarasının kokusunu ve öksürüğünü duymam niye ki? 
annem duysa kesin üzülürdü 
bugün köşedeki büfeden sigara aldığımı
sonra ercan kesal’in peri gazozu’na sarılmam 
nasıl ve niçin?
kitaplarda tutunacak, bir şeylere ve belki hayata bağlanacak bir cümleyi bulamamak hala
ve istediğim cümleden başlayamamak hayata
soracağım onca kişi varken, işimle hiç ilgin olmadığın halde ısrarla sana sormak istemem
neden? 
hep aynı fasit dairede dönmem
imkansızlık ile hayalleri sanki eşitmiş gibi aynı terazide dengelemeye çalışmam
niçin?
çatıya çıkıp burgaz’a doğru çığlık atma isteğim.
eskiden oysa balkondan balkona seslenen ev hanımları vardı 
şimdi yoklar 
eskiden olan diyorum, ne çok şey yok şimdi!
.