bazı şeyler: 126 - 132 onay mutluluk yaz 9999'a gönder - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bazı şeyler: 126 - 132 onay mutluluk yaz 9999'a gönder


126- mutluluk :
gün geçmiyor ki cebimizdeki paraya göz diken doyumsuz banka ve diğer kapitalist aktörlerin yeni bir uygulaması devreye girmesin. gelecek yazın tatilini bir önceki kasımdan satanlar, kombimizi yahut elektrik sayacını okuyup üfleyerek hem performansını artırıp hem de faturalarını indireceğini iddia edenlerden, 850lili numaralara direk engeli bastığımızı anlayıp cep numaralarından arayan çakallara, sevgililer gününden anneanneler gününe bir takım çılgın günler icat edenlerden sıtkımız sıyrıldı be ibrahim.
ama ve lakin girişimciliğimiz ve yaratıcılığımız da gelişti gibi sanki. misal dün öğle üzeri, ismini vermek istemediğim bir banka ONAY yaz boşluk bırak GIYIM yaz şu kadar puan kazan, IGDAŞ yaz bu kadar taksit al, MTV yaz aracının camlarını biz silelim abi dedikten sonra bir fikrim geldi.

ONAY yazdım. boşluk bıraktım. MUTLULUK yazdım. bankanın mesaj numarasına gönderdim. bekliyorum. hala bir gelen giden yok. çok mutsuzum!!
.

127-divan : yine dün güneşin altında nasıl kaldıysam artık (sanırım bir saat otuz sekiz dakika kadar) balkondan içeri girdiğimde benle birlikte acayip bir divan edebiyatı sevgisi de içime girdi. öyle ki; bir divan edebiyatı beytini ezbere bilmek istiyorum.  yana yakıla benliğime iyi gelecek, içimdeki yangına su serpecek bir beyit diyorum. ama hangisi olduğuna karar veremiyorum.
.

128-fedelta : yani sadakat. bir italyan dizisi. 6 bölüm. italyan diline meftunluğundan oturup izlemiş bulundum. özetlersek; bu da 5 sezonluk the affair dizisinin özeti gibi. yine yeni romanında tıkanan, aldatmaya ve aldanmaya meyilli bir yazar. olaylar olaylar.
sanırım akılda kalan en önemli ve tek repliği ; sizce sadakat başkalarına karşı mı yoksa kendinize karşı mı olmalı?
doğrusu ne yerin dibine batıracağım ne de arş-ı alaya çıkaracağım bir dizi değil. ikili ilişkiler üzerine yapılmış, kadın ve erkeğin ne istediğini bulmaya yönelik yahut anlaşılmazlığına cevap arayan yüzlerce örneğinden bir tanesi. vaktim vardı. oturdum izledim usul usul.
ha unutmadan; müziklerini ve hiç gitmediğim milano'nun tarihi sokaklarını çok beğendim.
.
129- orta direk : devlet cumartesi karar alıyor kdvsi %8 olan tüm gıda ürünlerinde kdv yüzde bire indirilecek. güzel. ama burası bir norveç, bir finlandiya değil maalesef. gece marketlere giren bir takım fareler etiketlere önce yüzde 10 zammı geçiriyorlar. sonra da onlar üzerinden yüzde 7 kdv indirimi yapıyorlar. yüzde üçü artık kim neresine..
aklımızla alay ediyorlar ibrahim,  aklımızla..
sen aklımızı muhafaza eyle ya rabbim!
amin.
.
130-lidyalılar: hani psikologlar danışanlarının sorununu çözmek, meselenin kaynağını bulmak amacıyla çocukluklarına inerler ya.( bu arada hep merak etmişimdir çocukluğa merdivenle mi yoksa iple mi inerler)
işte o hesap bu fakir de der ki; bu tüketim-neokapitalizm-like-follow çağında her şeyin ucu çocukluktan ziyade paraya dayanıyor ya. bir hayırsever, bir dünya ve doğasever yahut tüm doğa ve insanseverler birlik olup bir zaman makinesi icat etseler, şu sktiğimin lidyalılarına yanına gitseler ve sebep oldukları olayları anlatsalar gerekirse powerpoint sunumu yapsalar ve beş para etmez icatlarından vazgeçirseler diyorum. fena mı olur?
.

131-pazar sevişgenleri : yıllardır pazar sabahları erken kalkarım. hava güzelse yürürüm. bazen güzel değilse de yürürüm. yürürken insanları izlerim, kuşları dinlerim, çiçekleri falan koklarım. işbu yürümelerde şunu fark ettim; pazar insanları üçe ayrılırlar.

benim de içinde bulunduğum birinci grup; sanki iş günüymüş gibi erken kalkar. kahvaltsını yaptıktan ya da yapmadan evvel yürüyüşe çıkar. çünkü ve zira; büyük metropollerde sokakların  bu denli sessiz ve sakin olduğu vakitler sadece sabah saatleridir.
ondan sonrası tufandır, kaostur, gürültüdür, trafiktir..

ikinci grup; pazarın tatil olmasını fırsat bilip gece geç saatlere kadar ayakta kalan, pazar gününün yarısını kıçında pirelerle uyuyarak geçiren öğlen yemeği ile kahvaltıyı hatta bazen akşam yemeği ile kahvaltıyı birleştiren yurdum insanlarıdır.

son grup ise; bir ve ikinci grubun arasında kalan, ne az ne de çok uyuyan. uyanır uyanmaz eşofman ve dağınık saçlarıyla fırına koşup taze ekmek ve kahvaltılık simit sırasına girenlerdir. evet böyle. sayın izleyiciler, değerli okuyucular şehzadebaşı'ndan aktaracaklarımız şimdilik bu kadar.
ali kırca?
.

132- avlonya kalesi : dün öğleden sonra biLaderimle bir halt ettik. bir blogumuz varken ortak bir blog daha açmaya karar verdik. tıpkı orhan veli şiiri gibi..
her şey birdenbire oldu. 
yollar, kırlar, kediler,insanlar
aşk birdenbire oldu
sevinç birdenbire.

öyle ki; konsept, tasarım, vizyon, misyon ve önümüzdeki yirmi beş yılımız nasıl olacak falan hiç birini konuşmadık. biLader'e yapalım mı dedim. süper olur dedi. o vakit dedim ki ona;
ne duruyorsun lala, tez vakit hazırlıklara başlaya
lokmalar döküle, 2022 pare top atışı yapıla
sonuç;
şurada başladık..