bazı şeyler : 117- 120 endüstri 4.0 - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bazı şeyler : 117- 120 endüstri 4.0




117- sevinç
: ozark’ın yeni bölümleri gelmiş. nasıl sevindim. anlatamam. ya da şöyle; ankara’dan abim gelmiş gibi. uzun süre giymediğim ceketimin cebinde iki yüzlük bulmuş gibi. bayram sabahı yatağının başında hediyesini görmüş çocuk gibi. evet tam olarak böyle oldu.
.
118- ar : eskiden sevmelerin bir edebi, adabı ve ahlakı olurdu. öncesinde ve dahi sonrasında. ama ve ne yazık ki çağımızda pek çok değer gibi bu da yerle yeksan olmuş durumda. etrafıma şöyle bir bakınca manzara hiç iç açıcı değil bayım. hem hiç! şairenin dediği gibi kimsenin ince şeyleri anlamaya da, düşünmeye de hem vakti, hem ihtiyacı yok. ha bu konuda elbette ki ders verecek durumda değilim. zaten çok iyi biri de değilim. kabul. ama ve en azından kendimi olduğumdan fazla anlatmıyorum. şöyle iyiyim, böyle şahaneyim. aslında bulunmaz hint kumaşıyım demiyorum. çünkü ve hala utanmayı, ar’lanmayı biliyorum çok şükür! 
.
119- film : insan ihtiyaçlarının olduğu gibi bilim kurgu fantezisinin de sonu yok doktor. az önce bir alman bilim kurgusu izledim. (ich bin dein mensch-2021) aslında benzer konulu bir kaç film ve dizi hatırlasam da sırf alman yapımı olduğu için (en az danimarka yapımları kadar tutarım cermenleri de) izlemeye başladım. bir de benzer filmlerde yapay zeka hep kadın olurdu (bkz. her, ex machina vb.) bu kez adamımız robot. işte o robotun (daha doğrusu robot rolü yapan adamın) dansı ve sonrasında bozulmasına çok güldüm. 
öte yandan filmi izlerken avustralya’da yapay zekayla evlenen adam geldi aklıma. kim kimden etkilendi bilmiyorum. ama filmdeki gibi her şeyini a’dan z’ye hesaplayan şöyle yaparsan kaza riskin yüzde bilmem kaç azalır, bunu yersen kalp krizi riskin şu kadar artar diyen bir deliyle yaşamayı kim ister? istanbul kaosundan helsinki düzenine düşmüş gibi olur be adam. yine de ve ezcümle çok beklentiye girmeden izlemeye başladığım film beni usul usul içine aldı, yer yer kahkaha attırdı. kaldı ki filmimiz insan makine ilişkisini anlatıyor görünse de; kadın erkek ilişkileri, modern insanın yalnızlığı, mutluluk arayışı üzerine dokunuşlarıyla da beğenimi kazandı. üstün alman teknolojisi ne de olsa.. son tahlilde ve bu kez hem almanlar hem biz kazandık! ha bu arada filmin müzikleri de on numaraydı..
.
120- an'lar : filmi kapadım televizyonun radyosunu açtım. bir ses ki en sevdiğim, hani buzlu su içmiş de sesi kısılmış gibi şarkı söyleyenler olur ya. işte onlardan biri. şarkı tanıdık.(ciao bella) sesi (becky g.) ilk kez duyuyorum. anında etkisi altına girdim. dinliyorum. dinliyorum.
sonra bu sabah, beş buçuk altı gibi uyandım. sağa dön sola dön uyumak imkansız. belki yedi belki yedi buçuğa kadar böyle. kalktım. pencereden baktım. dışarısı alacakaranlık, çatılarda kar beyazlığı. köşedeki sokak lambası yalnız. ölgün sarı ışığı dibindeki suda yansıma yapıyor. çok anlamam bu işlerden ama acayip sanatsal göründü gözüme. fotoğraf makinesini çıkarmaya üşendim. beynime yükledim görüntüyü. ve kim daha çok yalnız diye düşündüm. hala düşünüyorum..

.