uzun bir pazar - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

uzun bir pazar



sevgilim diyorum sana sevgilim dönüşü olmayan uykularımda
yetişmiyor bir türlü sana sesim
bir el sözüyle oysa vazgeçiyorsun aşktan
ben kendime ve kafiyelere küsmüşken

sevgilim diye sesleniyorum sana rüyalarımda sevgilim
acabalar, hiç yakışıyor mu aşkımıza?

şehir hiç hazır değilken kışa
serasker'de rastlaşıyoruz bir pazar günü
aşık adımlarıyla yürüyoruz sakızgülü'nü 
rexx'i kolkola geçiyoruz 
akmar’ın bir sahafında öpüşüyoruz gizli gizli
hayyam'da 2 çay söylüyoruz, biri açık
iki masa önümüzde bir adam hikaye anlatıyor
gökten elma yerine iki kuş düşüyor bahtımıza
biri siyah, öteki yine siyah
ayrılık gibi korkuyoruz şimdi bu şehirden
şiir kitabıyla pencere aralığı kapatanlardan
yine de tavizimiz yok, müdânâmız da
sanki adalar'dan dünyaya bakmışız gibi
mutluluğumuzun resmini çizdiriyoruz abidin'e
bir akşamüstü iş dönüşünde 
nasıl özlediğimi anlıyorum sevgilim, anlatamıyorum 
aşkımız marakeş treni gibi hızlanırken ve 
kuzey istasyonlarının birinde kızıla çalarken
çocuklar taze küfürler öğreniyorlar sokağımızda
aşk cellatları pusuda beklerken
biliyorsun seni ne çok seviyorum
bundan sonra senindir yazdığım ve yazamadığım tüm şiYirler
kalbim zaten sana ipotekli, düşlerim bir gülüşüne zimmetli
oysa ben hiç şiir bilmezken ve şiYir yazmazken epeydir
ne çok özlemişim biz'i
hem bak gülmezsen bir şey daha diyeceğim;
basit, sıradan isteklerim oluyor bazen 
üç sezon ozark'ı yeniden ve seninle izlemek gibi
denize koşan herhangi bir akdeniz şehrinde kaybolmayı istedim
odunpazarı'nda mütevazı bir evde beraber yaşlanmayı bu pazar
diyorum ki sevgilim bu pazar
seni özledim, bir kitap okudum
seni yazdım, bir şiir içtim
şarkı olarak aklıma doladım, kalbime sardım seni
bence artık vakti geldi, gelmelerin
uzun bir yolda yürümelerin
sence de gelmedi mi?
.