bazen olur böyle. uzun uzun yazmak ister de tutar bir şey, yazamaz insan hani. okurken de böyle işte. takılır kalır. istese de devam edemez. okuyamaz. tutar bir şeyler. tıkanır kalır.
öyle yani.
..
.
- insanın görmediği yarası acımıyor. (gönül yarası hariç) az önce kafamı burgaz’dan aşağı indirdiğimde sağ kaval kemiğimin üzerinde yarım ay şeklinde, yaklaşık 2 cm boyunda bir yara fark ettim. görür görmez sanki şimdi olmuş gibi acımaya başladı. oysa kim bilir, ne zaman nereye taktım. sıcağı sıcağına anlamadım. şimdi işte ‘kedi götünü görmüş’ gibi fena acıyor eşşoğlusu!
öyle fena.
..
.
- yıllardır bitmeyen karşı inşaatımızın tepesindeki düşünceli kargayı izliyorum kaç vakittir. öyle dalgın, öyle derin düşünceli duruyordu ki zavallım, merak ettim ne düşünüyor acaba diye. benden daha dertli gördüm. neden sonra o da beni fark etti. öyle dertli dertli bakıştık bir süre. hatta yer değişsek nasıl olur acaba diye de düşündüm bir ara. sesli değil ha. içimden. sadece içimden. ama sen misin bunu düşünen.
“bizim haller, sana gelmez kanka. çabuk yorulursun. şimdikinden beter küsersin hayata. zordur karga olmak. binlerce ceviz kırmak, kedi-köpekten yiyecek çalmak, martılarla it dalaşı yapmak. kolay değil. yapamazsın, ehl-i keyf adamsın. sen sen ol. ben de ben olayım. böyle iyi. böyle iyi. evet. hem ayrıca zavallı falan değilim ben" dedi ve üstünden geçmekte olan bir martının peşine takılıp hızla uzaklaştı deli kuş.
öyle fırlama. öyle filozof.
..
.
- az evvel olduğu gibi bu aralar kulağım çok çınlıyor. sen sanıyorum. önce heyecanlanıyor, sonra ümitleniyorum. hemen gözlerimi kapatıyorum. bir vakit sonra açıyorum, bakıyorum. sen değilmişsin. o zaman ki hayal kırıklığımı anlatamam, ağlayamam.
yazamam da.
öyle.
..
.
- gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmeye görsün bir kere.
ondan sonra ne yapsan boş.
ne yapsan faydasız.
ister dünyayı doğudan batıya döndür, ister deveye hendek atlat, istersen ağzınla kuş tut.
nafile.
beyhude.
tevekkeli.
olmuyor iki gözüm.
olmuyor çeşm-i siyahım.
olmuyor.
...