bir çiçeğin meltemle eğilmesi gibi..* - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bir çiçeğin meltemle eğilmesi gibi..*


benimle eğil. hafifçe salla beni.*
tutup elimden atmosferin dışına çıkar beni. başımı göğsüne yasla, bir kaç sevda sözü fısılda. biraz gözlerinle konuş. biraz gülümse. ‘tamam diyeyim işte budur.’ artık gözlerimi kapatabilirim. ama sen, işaret parmağınla sustur beni. biraz sarıl, biraz saçımı okşa. şımarmaya fırsatım olmadan, huzursuz ruhumu jiletleyen düşüncelerimden kurtar beni. bencilliğimin üstünü koşulsuz sevginle ört. cevabını bildiğimiz soruların etrafından dolaşıp cemal süreya’nın sesiyle ‘kim istemez mutlu olmayı. ama mutsuzluğa da var mısın?’ diye sor mesela. ben de kayahan’dan aparılmış “seninle her şeye varım” gibi beylik bir cümle kampına sığınayım. ki o kampın en güzel ve tek müdiresi üstelik bir de hemşiresi ol. hem gönlümün, hem aklımın yaralarını sar. özlemlerimi ve geçmişimi bileylediğim bıçağımı sakla. yerine bir avuç kaju ver. sonra hiç yoktan bir konu aç. ben susamış gibi seni dinleyeyim. hiç konuşmadan, önce gözlerindeki sevgiye sonra umuda ve tekrar sevgine tutunayım. sonra beni sandala bindirip bir kuzuyla birlikte karşıya geçir. karşı kıyıda bekleyen kurdu avcılar çoktan vurmuş olsun. ama otların akıbetinden haberimiz olmasın. bir taşın üstüne oturup birlikte göğe bakalım. aynı parlak yıldıza bakıp farklı dilekler tutalım. fakat son dilek hakkımızı geyikli gece’de kullandığımızı ve hatta eskisi gibi geçmişi, kötü anıları, gerçekliğimizi, mecburiyetlerimizi ve memuriyetimizi, pırasayı sevmediğimizi, kötü alışkanlıklarımızı, çöpü dışarıya çıkarmayı falan unutalım. ama çok mutlu olalım. 
beni diyorum sevgilim; bu tutsaklıktan çıkar. beni al, uzaklara götür. sıcak kompartımanlar içerisinde soğuk şehirlerden geçir. ama bak ilk sapaktan mutlaka endülüs'e çıkar. ve masmavi, uçsuz bucaksız okyanusum ol yine. ayaklarımı yerden kesen iyot kokum sonra. ve nihayet, her defasında beni farklı cennetlere götüren yaz rüzgarım ol. lakin ve yine de bir mevsime hapsetme. istediğin mevsimden başlayarak ama dört mevsim sev beni. bir gün sabaha karşı evimden aldır, yüzümü yıka, bir sahil kasabasına götür. kahvaltıyı ayaklarımız ve masamız denizin içinde olduğu halde yapalım. ben sana tuzluğu uzatayım, sen bana yanağını. hiç bir şeyi aceleye getirmeyelim. yavaş yavaş soyunalım. işten, güçten gereksiz yaşam telaşından. bir vaya con dios şarkısında kaybolur gibi ilan edelim zamandan ve mekandan bağımsızlığımızı. yeni vatanımızın başkenti aşk, yönetim biçimi sevgi olsun. mümkünse dört tarafı da denizlerle çevrili olsun. dağları denize ister paralel, ister dik uzansın. ama başlıca geçim kaynağı saygı olsun. diyorum ki sevgilim; yalnız senin bildiğin gibi heyecanlandır beni. hafifçe salla. şimdi salla beni.* zira şarkı bitmek üzere....
.