vergi iade zarfı - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

vergi iade zarfı



şimdi hiç mütevazı olmaya gerek yok. el yazım güzeldir. beğenirim. beğenirler. öyle ki; 2010 yılında hayatımın en ilginç iş görüşmesinde, kelimelerin gücü adına, yazımın hatırına karakter testinden birinci çıkmışlığım bile vardır. doğuştan, anadan babadan gelen bir yetenek midir? çok çalışmayla mı olmuştur? ilk öğretmenim mi çok başarılıydı? bilemiyorum. bildiğim; babamın kendine has bir yazım tarzı olsa da, yazısı çirkindi. kusura bakma baba. ama söylemek zorundaydım. anne sen de kusura bakma. ablam ve abim sizler de. 
bu kadar dolandırdığım lafı nereye getireceğim? 
merhum turgut özal, merhum naim süleymanoğlu’dan önce ülkeye kdv’yi getirmişti. bu verginin bir kısmını geri alabilmek için de ailecek, hababam fiş fatura toplardık. iş, toplamakla bitmiyordu. bir katip lazımdı. tüm bu ‘bir alışveriş bir fişleri’  saman kağıdından koca bir zarfın arkasına yazmak gerekiyordu. babamın ucuz olsun diye desteyle getirdiği sarı zarfları doldurma ihalesi elbette bana kaldı. hem küçüğüm. hem yazım düzgün. ama gelen para beşe bölündü. düzene isyanım ilk böyle başladı! tabi o zaman adil gelir dağılımı, özgürlük, eşitlik, kardeşlik, hürriyet, müsavat, uhuvvet bilmiyoruz. küçüktüm. yine de fırsat olabilir mi diye düşündü girişimci yanım? orta bire giden çocuk aklı işte. ‘lan yazım zaten güzel, bu zarfı okuyanlar yazımı beğenip bir kaç sene sonra belki beni işe alırlar da okumaktan, küçük olmanın yüklediği angaryalardan yırtarım’ diye düşündüm. şaka değil. gerçek. hem masabaşı, sigortalı fıstık gibi işim olur dedim.(kulakların çınlasın ismail abi!) yine ortalıkta tc kimlik numarası ve ezberleme faslı yokken babamın ssk sicil numarasını ezbere bilirdim bu zarf sayesinde. hatta ilerleyen yıllarda kendi numaramla karıştırdığım bile oldu. son tahlilde;öyle böyle derken yıllarca doldurduk bu zarfları. her seferinde en az iki kez toplam alarak genel yekünün sağlamasını yaptım ki mahcup olmayayım istedim müstakbel amirlerime. ama ve lakin; kimse yazın güzel, hesabın kuvvetli diye iş teklif etmedi. fakat kaderin cilvesi mi yoksa evrene saldığımız -hiç inanmadığım- mesaj fasilitesinden midir nedir ( bir ara netflixte izlediğim sır filminden bahsedeyim) bernardo soares gibi muhasebeci oldum sonunda. o yüzden siz, siz olun hayatta ne istediğinize dikkat edin!!