bu-günlük - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bu-günlük


metrodayız. sabah dokuz buçuk gibi. yüzü maskeli bütün yolcularla, yoğun trafiğin aksi istikametinde gidiyoruz. çok dolu değil vagon. ama çok boş da değil. sekizli koltuk gruplarının yüzde kırkı dolu. sabah, ani bir kararla anneme gitmeye niyetlendim. şimdi yine ani bir hareketle elimdeki oğuz atay kitabını çantama koyup aklıma üşüşenleri yazmaya karar verdim. bir yandan insanlara bakıyorum. biraz uykulu, çokça düşünceli hepsi. ellerinde birer akıllı telefon, yüzlerinde renk renk maske. yeşil, mavi, beyaz, siyah.  ama sona doğru yaklaştıkça, her durakta renkler ve dolayısıyla insanlar azalıyor. aslında gitmeyecektim anneme. evde yatıp kitap okuyacak, dizi izleyecektim akşama kadar. ama sıkıldım. nefes alma ihtiyacı hissettim. bir de ne vakittir bende duran emanetleri vardı. bahanesi oldu. 

bu arada ben bunları yazarken, bir an için ineceğim durağı kaçırdım sandım. daha önce bu türden duymadığım garip bir korkuya kapıldım. halbuki yetişmem gereken acil bir iş yoktu. kaçırdığım duraktan sonra inip karşı taraftaki trenle pek tabi geri gelebilirdim. ama işte o saniyelik korku diyorum. tuhaf bir histi.

tuhafıma giden başka bir şey de bu salgın, maske vb. olaylarına diğer onlarca madde ve eşyaya yaptığımız gibi tüketilecek bir obje gibi davrandığımızı düşünmem bazen. önünü ardını hiç düşünmeden. sorgulamadan. neden ve niçin böyle oldu, bundan sonraki aşama nasıl olacak demeden. yukarıdan gelen komutları orwell’ın 1984’ündeki gibi dinliyoruz, uyuyoruz çoğunlukla. 

evde kalın! 
tamam. 
ama dışarıda maske takılmayacak! 
peki. 
sonra, maske takmak mecburi!
ona da peki. 
ne veriyorlarsa alıyoruz. lakin ve sanki iphone modeli değişir gibi hastalıklar değişiyor yıllardır. farkında mısınız? sars, mers, çin, kuş ve domuz gribi. gibi gibi. sanki bir bilim kurgu filminin içindeyiz. truman show’un 2020 versiyonu belki de. kim bilir? sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla bu işe bir tek haşmet babaoğlu kafa yoruyordu. teoriler, analizler falan. sonra ne yaptı bilmiyorum. ben de zaten ineceğim durağa geldim. durağı kaçırmadan ineyim. sanırım diyeceklerim bugünlük bundan ibaret.
.

zoo wees - control