yüzüm ada’ya dönük şehre bakmaya korkuyorum - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

yüzüm ada’ya dönük şehre bakmaya korkuyorum


adadayım. karşıdan istanbul’a bakıyorum. baktıkça korkuyorum. gördükçe sıkılıyorum. düşündükçe bunalıyorum. çünkü bir iki saat sonra bu beton mezarlığına mecburi dönüş var. iki mesafe arası bu kadar yakınken diyorum nasıl böyle... anlatamıyorum. ağlayamıyorum..
dönmek istemiyorum. ama.. 
ama işte.
.
nazan öncel’in bir şarkısı var hani. 
beyoğlu. 
kıyılara götür beni, kıyıları yaşayalım
takalara binelim, balıkçılık yapalım diyor.
benim gideceğim yok. sen götür beni sevgili. birlikten göç doğuralım. ege’ye de değil karadeniz’e, yeşile gidelim. maviyi nasılsa buluruz. biz bulmazsak, o bizi bulur. ama gidelim. yeter ki gidelim. n’olur gidelim.
iki elimiz önce ses, sonra dört olsun. pelit ağacının gölgesine evimizi kuralım. sen de çok istediğin üzüm bağını kurarsın bahçeye. sincapları zaten bulursun. ben güneşi birlikte batıracağımız tahta masayı yaparım. bildiğim kadarıyla domates, biber falan da ekerim. ama çiçekler sana emanet. söylemiştim; çiçek bilgim ilkokul terk. istediğin çiçekten başlayabilirsin dikmeye. ama bak; konserve ve turşular benim. söylemedi deme sonra!
.


şimdi işte; ada motorundayım. yüzüm ada’ya dönük. ama şehre bakmaya korkuyorum. 
diyorum ki sevgilim; işi gücü ve gelmişi ve geçmişi s*ktir edelim, gidelim bu şehirden. vallahi gidelim..
.