yüzümü güneşe verir vermez gözlerimi kapadım. müziği açtım. demet sağıroğlu’nun aksine düşüncelerimi boğaza değil parkın yeşilliğine bıraktım. sadece yüzümü usul usul seven güneşle ılgıt esen rüzgarın şefkatine ve seslere odaklandım. bir iki çocuk sesi geldi önce uzaktan. sonra sesler yakınlaştı. bir kadın “geldik geldik” dedi. çocuklar oley çekti. yağsız salıncağın gıcırdağın sesinden hemen sonra önümdeki ağaçtan bir kuş havalandı. ya da bir dala kondu. arkamdaki yoldan ağır vasıta bir araç geçti. otobüs değildi. zira tıslamasından tanıyorum artık onları. muhtemelen corona paniği stokçu vatandaşlarımızın boşalttığı reyonlara malzeme götüren market kamyonuydu. yeniden müziğe odaklandım. tam o sırada müthiş bir bahar kokusu hissettim. gözlerim hala kapalıydı. etrafımda dolaşan kelebekleri hayal ettim bir an için. sarı, sapsarı iki kelebekti gördüğüm. lakin ben turuncu olmalarını isterdim. bir de böyle güzel havalarda çalışmak zorunda kalmayıp aylak aylak gezmeyi..
..