ekinoks - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

ekinoks

kadim dost, kıymetli doktor bu sabah ekinoksu, bahar bayramını ve kandili kutlamış. üçü bir arada. gerçi o sabah tebrik etmiş ama ben öğleden sonra gördüm. hiç aklımda yokken kalktım balkonu yıkadım. hem de üç kez. galiba ekinoksun şerefine. bir de işte corona efendiye nazire yapmaktı niyetim sanırım. madem resmi olarak bahar gelmişti. ve tepedeki güneş, gökyüzündeki kuşlar da bunu teyit ediyordu. o vakit bir şeyler yapmak lazımdı. arka balkona kaldırdığım masamı, sandalyemi, şemsiyemi çıkardım. balkonu yıkadım. ondan önce üç aylık tozunu toprağını süpürdüm. sonra masayı, sandalyeyi her ihtimale karşı sabunlu bezle sildim. nihayet güneşe karşı kuruldum alacaklı gibi. karşımdaki inşaat tüm hızıyla devam ediyordu. fakat aldırmıyordum. çünkü kulağımda şahane müzikler vardı. ve inşaat sebebiyle tamamen kaybolacak sandığım deniz ve burgazada’nın -puslu da olsa- çeyreğini görebiliyordum. üstelik masmavi gökyüzü ile bulutlar hala bizimdi. ama ve lakin tam keyif çatacekken hayatımda ilk kez vinç tutulması yaşadım. (şekil 1-a)


neyse ki üç beş dakikadan fazla sürmedi. güneşle yeniden kavuştuk. bir sevgili gibi hasret giderdik. doğrusu bu benim düşüncemdi. onun ne düşündüğünü inanın hiç bilmiyorum. hem büyük şairin dediği gibi elmanın da beni sevmesi şart mıydı? ben seviyordum ya. yetmez miydi?
bence yeter de artar bile. çünkü seni düşünmek güzel şey sevgili. misal bugün yine şu ingiliz polisiyesini izlerken birden sen geldin aklıma. öyle durduk yere. ne bir müzik, ne seni çağrıştıran başka bir nesne. acı bir polis sireni vardı sadece fonda. ama sevinçle doldu birden içim. görsen öyle sebepsiz. öyle safiyane. öyle el değmemiş. kocaman gülümsedim. kalbim genişledi. kış boyu üzerimde tortu gibi duran fazlalıklarımı silkeledim. balkon hala aklımda yoktu. elimde bir fincan çayla pencere kenarına geldim. iki binanın arasından süzülen güneşe doğru kaldırdım fincanımı. sense güneş olmuş bana gülümsüyordun dünyanın en baş döndüren gülüşüyle. bilmiyorsun..
.
yeni türkü - dönmek