69’yazı - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

69’yazı




çayın gelmesini beklemedim. çekmeceden çıkardığım kepekli galetamdan bir ısırık aldım. sonra, karla karışık yağan yağmura uzun uzun, özlemiş gibi baktım. 
özlemişim. 
bryan adams çıkabileceği en yüksek oktava çıkarken bunu düşündüm. kar yağmayalı sanki bir asır geçmişti. oysa 2017 kışı çok uzak değildi. hiç uzak değildi. ofisin elli metre uzağında, siyah bir kuş havalandı. üzerinde ‘eşsiz lezzeti ve kıvamıyla sek çiftlik yoğurdu’ yazan bir kamyon geçti sonra. peşinden ve uzaklardan, bir ambulansın acı acı çalan sireni duyuldu. bu acıya daha fazla katlanamazdım. 
katlanmadım.
pencereden uzaklaşıp masama doğru yürüdüm. youtubedaki müziğin sesini biraz daha açtım. bryan coşmuştu bir kere. durdurabilene aşk olsundu. aşk olmuyorsa meşk de olmasındı. ama kepekli galetadan bir ısırımlık hak mutlaka kullanılmalıydı. 
kullandım. 
sonra pencereye tekrar baktım. yağmur şiddetinden ve karla karışmışlığından asla taviz vermiyordu. rüzgar homurdanarak, beş ila sekiz kuvvetinde esiyordu. ve “ben burada ne halt ediyorum” diye düşünüyordum. o an notlarıma bakma ihtiyacı hissettim. 
baktım.
adam smith’e okkalı bir küfür ettim. önce sınırsız insan ihtiyacından sonra kendimden soğudum. yetmedi. karşı odamda bir türlü müşteri hizmetlerine bağlanamayıp turkcellin mekanik sesiyle kavga eden satın alma müdürüne buğz ettim. bokunda boncuk arayan kedilere hak verdim. yeniden pencere kenarına geldim. aşağıda, çam ağaçlarının rock’n roll yapar gibi kafa salladığını gördüm. gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
acıktım.
çayı beklemedim. kepekli galetamı ısırdım. sonra uzun uzun seni düşündüm.
özlemişim..