ismini bilmediğim bir sanatçı radyomda tanju okan şarkısını söylüyor
arabasından inip tam karşımdaki bahçeli evine giren kadın sana benzerken
durduk yere geçmişin, geri gelmeyecek olanın hüznü doluyor içime
sıcaktan bunaltan mayıs, temmuz ayından rol çalarken
hiç unutmam, bir keresinde “eline hiç yakışmıyor” demiştin,
nazım hikmet’te sigaramın yarısını rüzgar alıp götürürken
aynı nazım hikmet’te şairi kıskandığımı düşünüyordun oysa
ben babamı özlerken
şubattı, üşüyordum
tokat’lı kadın bahçesine kaçan topumuzu bıçaklarken
benim geçmişim diyordum
domates kokusuydu
anne elinden çıkma bir çeyrek ekmeğe katılmış
şimdi işte plaza dedikleri bu camlı kafeste, hesap makinesi gibi karışmış kafamla ben ne halt ediyorum burada derken