close your eyes - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

close your eyes

..... sabah -10:02
çok uzaklarda bir inşaatın tepesinde mavi bir ışık yanıp sönüyor. kaynak yapıyorlar, belli. az ilerimde, serseri kuşlar, haylaz çocuklar gibi oradan oraya uçuyorlar. gökyüzünde bulutlar, ağır yük gemileri gibi yavaş yavaş ilerliyorlar. oysa daha yirmi dakika öncesinde, göz gözü görmüyordu. mahalleyi, bembeyaz bir boşluk esir almıştı. tek tük geçen araçların homurtusu ve havlayan köpekler dışında hayat belirtisi yoktu. şimdi işte; çok uzaklarda mavi bir umut ışığı yanıp sönüyor. kuşlar, kuzeyli rüzgârlarla raks ediyorlar. bulutlar, özgürlüğü içlerine sindirircesine yavaş hareket ediyorlar. radyodaki spiker, hafif müzik eşliğinde 'kloz yor ays,' diyor. close your eyes. 
.
12:43- öğlen:....
sıcak üfleyen klimayı kapattım. radyo voyage’ı açtım.   cam kenarında başımı duvara yaslayıp ayaklarımı sandalyeye uzattım. pencereye sinek gibi yapışmış, öylece hareketsiz duran küçük damlaların aksine hızlıca kayıp giden büyük yağmur damlalarını izlemeye koyuldum. incir reçeli filmi aklıma geldi. yağmur damlalarıyla ilgili bir repliği vardı. fakat bir türlü anımsayamadım. üşüdüğümü hissedip klimayı yeniden açtım. gerisin geri koltuğuma gelip ayaklarımı uzattım. neden sonra uzunca boylu bir kadın geldi yanıma. gülen ela gözleri ve omuzlarının hemen üstündeki kısa, kızılımsı düz saçlarıyla. siması tanıdık gelse de şirkette daha önce hiç rastlamamıştım. sol elinin iki parmağı ile yüzünü örten saçlarını düzeltirken, yarı kapalı vaziyetteki sağ avucunu bana doğru uzattı. sağ avucumu uzattım. tam elindekini bana vermek üzereyken, hastalıklı, cızırtılı bir ses duydum.
- hurdacıııı.
gözlerimi araladım. saatime baktım. mesai başlayalı dört dakika olmuştu. gizemli kadını düşündüm. acaba avcunda ne vardı? ve ben o’nu daha önce nerede görmüştüm?
..
..