öte yandan dört ay oldu bir sinema filmi izlemedim. oysa ki ne çok severdim. ki leyla şahidim.. en çok leyla! ama işte evlilik aşkı , diziler filmleri...
neyse boşver...
neyse boşver...
lakin söylemeden edemeyeceğim dostlarım. geçen pazar öğleden sonrası bir alman filmi izleyeyim istedim on yahut on beşinci dakikada uykum geldi. iki saat uyumuşum. gündüz uyuyamayan benim gibi bir ademoğlunu bile uyuttuğu için varın siz düşünün filmin ağırlığını.. ama diziler öyle mi? ağrı kesici hap gibi. sıkılınca at bir, üç,beş tane. misal rekorum hâlâ lost ve prison break'te. üst üste beş bölüm. onları dörder bölümle forbrydelsen ve following izliyor. biliyorum bu gereksiz teferruatın ne size ne de bana bir faydası var gayrisafimillihasılada. lakin işte zaman akıp gidiyor. günler geceleri, haftalar ayları kovalarken ben ısrarla ve inatla kaçıyorum insanlardan. çünkü ve zira ; en büyüğünden en küçüğüne, en dingil komşusundan en pinti patronuna, en dayaklık yolcusundan en haramzade esnafına, en yavşak şoföründen en utanmaz akrabaya olan nefretim artarak devam ediyor... devam ediyor...
sonra işte akşam olsa uyusak, uyusak yine uyusak...
.
.