bol sıvı alasıyaymışım ve ılık şeyler içmeliymişim. ve daha önce hiç gitmemişim…
yazının devamı »hayat nedir usta? bir ömür? bir aşk? ya da bir sevmek pir sevmek? . s…
yazının devamı »şu kocaman beyaz kuşlar var ya usta, rüzgara karşı adeta kafa tutar gi…
yazının devamı »bursadaki iş dönüşü bizi feribota taşıyan otobüs şehrin dışına taşar taşmaz m…
yazının devamı »kalabalığa, istanbul'a ve soğuğa karışmak uzun zaman sonra hiç tahmin e…
yazının devamı »dün akşamüstü miralay nazım sokakla hacı şükrü sokağın sırt sırta verip sakı…
yazının devamı »karşı apartmana birileri taşınıyor. hamallar özenle indirip bir bir yükleniyor…
yazının devamı »otobüsün kirli camında dışarıyı görebileceğim büyüklükte ama aslında küçücük, ş…
yazının devamı »karda yürürken çıkan o kart kurt seslerin dinlediğim müziğe karışmasını nasıl s…
yazının devamı »telefonumun şarjı yüzde otuzüçlük bir zaman diliminin kaldığını söylüyor. dolay…
yazının devamı »ayaklarım üşüyor bu sefer. hem de çok. annemin verdiği yün çorapları giymeliydi…
yazının devamı »-affedersiniz az önce geçen otobüs 1946 mıydı acaba? -hayır... dediğimde üm…
yazının devamı »gün boyu üşüdü ellerim. bu satırları yazarken şimdi yine üşüyor. hangi ara böy…
yazının devamı »rüyaların bir anlamı olmalı. kesin. mutlaka. kuşkusuz! daha önce de böyle düşün…
yazının devamı »"...yanlış ve yalnız arasındaki iki harf bizleri ayıran. bilinmeyen limanl…
yazının devamı »kuşlar basmış bu sabah mahalleyi. çirkin kuşlar! serçenin az büyüğü, kumrunun b…
yazının devamı »halbuki öncesinde çok iyi çalıştığın sınav kağıdını kasten boş vermek gibi. ba…
yazının devamı »belki de tam şimdi yeniden okumalıyım. hatta ilk kez bugünlerde okumalıydım cam…
yazının devamı »şu kuşlar mesela ; bir sıkımlık canlarına, küçücük bedenlerine aldırmadan bir n…
yazının devamı »pekala itiraf ediyorum bayım! marquez'in yüz yıllık yalnızlığı ile 'he…
yazının devamı »tuhaf, uzun, alakasız rüyalar. ve bu rüyalarda bu rüyamı yazmalıyım se-sa şart…
yazının devamı »kırlangıç fırtınasıymış. öyle yazıyor saatli maarif. bir fırtına olduğu kesin. …
yazının devamı »keşke iş -yerine şimdi evde olsaydık denecek güzellikte yağıyor yağmur.-sabahta…
yazının devamı »en sonunda aldım. dün akşam aniden karar verdim ve bu sabah gidip aldım hiç ter…
yazının devamı »bir saat onbeş dakika belki yirmi hatta yirmibeş dakika sürecek yolculuğun başı…
yazının devamı »büyükşehir karmaşasından bıkan ve yorulan hepimizin dilinde artık pelesenk olan…
yazının devamı »hayat tuhaf falan değil ibrahim biz çok kalabalığız. misal dün akşam on beş da…
yazının devamı »biliyorum hiç bir söz, hiç bir afili cümle anlatamaz şu an, dün, bugün, yarın i…
yazının devamı »üç gündür yazıyorum, sonra yazdıklarımı okuyorum ama ne skim olmuş deyip yayın…
yazının devamı »eskiden düşünmeden yazardım hiç bir şeyi. ama hiç bir şeyi. oturur aklıma eseni…
yazının devamı »serinleyen havadan, gece kapatılan pencerelerden ve otoparklarda artan araç say…
yazının devamı »beş gündür adam gibi çalışmıyorum. hatta hiç çalışmıyorum. patronun beni kovmas…
yazının devamı »ben mesela sevgilim hiç okyanus görmedim biliyor musun? bu benim suçum mu yoksa…
yazının devamı »balık burcuydu. eroğlu oku dedi. sevdim, sen de seveceksin diye de ekledi hulus…
yazının devamı »bir yarım en sevdiğim yazımı arıyor onlarca yazı arasında öbür yarım en sevdi…
yazının devamı »eskiden olsa hiç gözünün yaşına bakmadan arka arkaya en az üç film izler, bir k…
yazının devamı »yattığım yerden önlü arkalı sıralanmış iki yıldız görüyorum her gece. öndeki da…
yazının devamı »yaklaşık üç saattir bu devasa parktayım. bir iki tur attıktan sonra gölgede bir…
yazının devamı »göksel dinlemeyi seviyorum çünkü* şarkılar benim yumuşak karnım, dinlerken hel…
yazının devamı »nankörlük etmek istemem şimdi. ağustos kardeşim üstelik yağmurla beraber şehre …
yazının devamı »vakit sabahın yedionbeşi yağmur az önce dinmiş toprak, hayvanat ve biz insanlar…
yazının devamı »yaşar nakliyat yazıyor brandasında. ille de sen diyor ve sonuna kadar . onları…
yazının devamı »geçmişime bakıyorum. saat pazarın yedisi. rabbimin hikmetinden sual olunmaz elb…
yazının devamı »babasının cahit zarifoğlu'na yazdığı mektupları okuduğumda.... (bkz. yaşama…
yazının devamı »gitmek isteyip de bir türlü gidemeyenlere asıl koyan nedir bilir misin usta? g…
yazının devamı »saat onikiyi biraz geçiyor. yemekçiler yemeğe , oruçlu olanlar kısa bir yürüyü…
yazının devamı »açık olan televizyonda erkek bir şarkıcı budala diye bir şarkı söylüyor. kim ol…
yazının devamı »güneşlenme bahanesiyle sahile indim. saat 17:44. hava yine çok sıcak. hatta son…
yazının devamı »1- bu sahil beldesinde ilk dikkatimi ceken seyyarlarin olaganüstü kibar dili. -…
yazının devamı »buralarda en çok sorulan soru; su soğuk mu? evet ya da hayır. hem kime ve neye …
yazının devamı »yalan yok simdi belli yaşın üstündeki insanları ki bilhassa çiftleri izlemek, d…
yazının devamı »radyo cekmiyor burada. kalimera diyen yunan radyolari bile. sahilde zarifoglu …
yazının devamı »misal otuz beş derece sıcakta çalışan inşaat işçileri var. görüyorum. ve evini…
yazının devamı »birbirimizi kandırmanın manası yok sevgilim. dürüst olalım, sence de bu zalim …
yazının devamı »şaka gibiydi. ve hatta film gibiydi. evet evet. olanları anlatacak en güzel ik…
yazının devamı »" bana babanı anlatsana " dedi. durup dururken, hem hic sebep yokken.…
yazının devamı »doğru, hayat ne kitaplardaki gibidir ne de filmlerdeki gibidir evet. belki d…
yazının devamı »