bir ömür?
bir aşk?
ya da bir sevmek pir sevmek?
.
sabahları hep zamanında, sekiz otuzda işimin başında oldum. hep tam onikide yemeğe indim. ve hep 18:00 de bıraktım işi. bir buçuk yıldır hiç değişmedi bu durum. ve fakat sanki yeni bir şeymiş gibi bugün farkına vardım bunun!
oysa hayatımda farkında olarak veya olmayarak adeta beynimi ve yüreğimi uyuşturup kendime empoze ettiğim öyle çok alışkanlığım var ki. amma ve lakin hiç biri gerçekten yapmak istediklerim değil. hiç biri.
.
üç aydır öğlenleri buradaki tek kafeteryaya kahve içmeye geliyorum. sigara içmediğim halde soğuk sıcak demeden hep dışarıda oturuyorum. aslında olmazsa olmazlarımdan değil kahve. o da kendime meylettiğim basit alışkanlıklardan biri işte. bir de ofiste çayı çok içtiğimden değişiklik olsun istiyorum galiba.
.
ne var ki insanın değiştirebileceği şeylerin kısıtlı olması, bazı şeylerin elinde olmaması ne acı.
bazı şeylerin, bir çay kahve ikame kolaylığında olmaması mesela canımı sıkıyor uzun süredir.
işte bu acziyete yazarak merhem sürmeye çalışıyorum ben de. lakin böyle derde neyler hekim misali bu esen hem oldukça soğuk esen tepede buz gibi bir masada, bir açıp bir kapayan güneşin sıcaklığı kadar tesiri oluyor ancak bu yazmaların.
vazgeçer gibi oluyorum her yılgınlıkta ama bu da başka bir alışkanlık olduğundan olsa gerek bırakamıyorum.
kah adresi değiştiriyorum , kah fotoğrafı ve kah şablonu.
hep sıkıntıdan.
ama temelli bırakamıyorum.