eskiden olsa hiç gözünün yaşına bakmadan arka arkaya en az üç film izler, bir kitabı yarılar sayfalarca yazardım. evden hiç bir güç çıkaramazdı beni böyle geniş zamanlarda.
ama ya şimdi. tersi, tam tersi çıkmak için can atıyorum.
lakin ve yine de kalıyorum doktor
sanırım yaşlanıyorum artık....
bazen de hayata karşı, boş kaleye topu dokunsa fileleri havalandıracak
golcü gibi hissediyorum kendimi. ama sonra ter içinde uyanıyorum tabi.
hakikat şu ki doktor; çok sıkıcı buralar. vakit geçiriyorum. kurtulmak
için tünel kazan mahkumlar gibi beynimi oyuyorum. kötü şans, hala ışık
yok. ve ışık olmadıkça da maalesef devam edecek bu kara ve kaypak yazılar. sizin
için üzgünüm bayım. ama hayat bazen de böyle bir şey işte.
elbet ve yoksa ben de
isterdim bayram gelmiş hoş gelmiş hem ramazan hem şeker bayramınızı kutlayayım, sevgi pıtırcığından uyarlanmış
yuvarlak ve süslü kelimeler edeyim. istemez miyim sanıyorsun. ama
malzeme bu! üzgünüm bayım. gerçekten üzgünüm. hem sizin adınıza hem
kendi adıma üzgünüm.
hal böyle iken ve zaten bir türlü uygun film bulamıyorum.(töbe yarabbi uygun ilik der gibi)
n'apıyorum bir psikopatın dizisini izliyorum yetmişiki bölümdür. sanırım kitap okumayı da gerçekten sevmiyorum. sevseydim şayet yarısı yarısına gelmeden bıraktığım kitaplarla dolu kitaplığımındaki kitapları şimdiye çoktan çekoslavakyalılaştırırdım.
nasıl bir cümle bu hayati?
siktiret. nasılsa bugün bayram.
zaten bugün o meşhur mağazada da barış mançonun o meşhur şarkısı çalıyordu günün mana ve önemine binaen. çocuk mağazası değildi ama müzik evrenseldi. lakin o şarkıyı dinlerken arkadaşım eşşek geldi aklıma. kasadaki kıza dedim eşşeği de çalsanıza. bön bön baktı suratıma. arkadaşım eşşek şarkısı dedim. güldü kocaman. maalesef o yok elimizde beyfendi dedi aradaki e'yi mahsus düşürerekten. kurbana getirin ama mutlaka dedim. yine kocaman güldü. mağaza müdürü işkillendi öyle uzaktan uzaktan hiç dokunmadan süzdü ikimizi. kız birden ciddileşti. yine bekleriz efendim dedi. kapıyı bulabilirim dedim kendi başıma. bu sefer gülmedi.üzüldüm ama fazla üzerinde durmadım.
zaten kafamda deli ve zorlu konular.
misal telefonuma hala sevdiğim şarkıları yüklemedim. acil durum olsa telefonun radyosu bozulsa sıçtık. telefonsuz yaparım ama müziksiz asla.
sonra bayram kalabalıklığından arınmış tatil planı yapmam lazım. hem denize sıfır hem ormana kıyı hem cep hem kafa dostu olacak ve hatta mümkünse geri dönmemek üzere beni ikna edecek ekmek hava suyla idare edebileceğim bir vatan toprağı bulmak en büyük hayalim şu kudsi günlerde ibrahim. gerisi zaten teferruat!
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...