sonra dizi bitti.
pencereden dışarıya, soğuktan adeta büzüşmüş sokağa baktım. bu kez çok uzaklarda bir dağ kulübesinde, şöminedeki ateşin çıtırtısı eşliğinde, sallanan bir koltukta otururken hayal ettim kendimi.
yol mu ateş mi?
bir hakkım olsaydı. hangisini seçerdim. 21 aralık pazar öğleden sonrası. yani yılın bu en kısa gününde.
hangisi?
arka fonda sevdiğim müzikler eşliğinde, hayatı bir baştan bir başa yeniden geçer gibi usul usul, uzun ama hiç bitmeyecekmiş gibi çok uzun bir yolda gitmek mi?
yoksa gözlerden ve insanlardan uzak bir coğrafyada sırtını ormana, yüzünü suya dönmüş bir kulube odun ateşinin önünde ruhunu dinlendirmek mi?
ya da…
.
