244- ben hala dolaşıyorum avare - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

244- ben hala dolaşıyorum avare




eylül geldi. ama sonbahar gelmedi. takvimde yazanın aksine istanbul’da iklim hala ağustos, hala temmuz sevgilim. ama büyükşehir -onlara göre 16 bana göre 25 milyon istanbullu için- çalışıyor. çimleri biçiyor. çim kokusu ile karışık mazot kokusu genzimi yakıyor. bu hafta buraya üçüncü gelişim. her gelişimde aynı bankta uzanıyorum. ve aynı turunculu abi yanımdan koşarak uzaklaşıyor. sanırım o spor için her gün geliyor. ben hafta içi tek günlerde kafamı dinlemek için geliyorum. oysa hayat farkında olmadan hızlıca geçiyor. ben nasıl bir anlamsızlığın, doyumsuzluğun ve huzursuzluğun içinde yüzüyorum bilmiyorum. mevcutta kalamıyorum. rutinden uzaklaşıp değişiklik yaptığımda ise yeniye adapte olamıyorum. nahide babashli dinlemek çözüm olmuyor. ama kötü de olmuyor. hem burada olmayı seviyorum. denizden esen rüzgar sanki saçlarımı değil de ruhumu okşuyor. şekilden şekile giren bulutlarla ilgili imkansız hayaller kuruyorum. ağaçlardan burnuma çalınan kokularla gözüm açık rüyalar görüyorum. dünya telaşını diyorum sevgilim beş on dakikalığına da olsa unutuyorum. ama seni asla. asla ve kat’a..
.