239- ben bu şarkıyı… - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

239- ben bu şarkıyı…


metronun hiç istemediğim konumundayım. mecburiyetten  akşam postasında, iş çıkış kalabalığında kaynıyorum. ama ne yalan söyleyeyim; görece şanslı sayılırım. neyse ki her akşam çekmiyorum bu zulmü diyorum. çeken kardeşlerime sabır diliyor, bu cendereden bir an evvel kurtulmaları için içimden dua ediyorum.

..

şimdiki yerim ve konumum almanya’dan iyi. köşede bir popoluk koltuk buldum. ve işbu satırları yazıyorum. çünkü metroda, otobüste, havada, karada, ayakta ve yatarak okuyanlar gibi kitap okuyamıyorum. hiçbir şey okuyamıyorum. insanların yüzlerini bile. sadece yazabiliyorum. yazmazsam çünkü vakit geçmiyor, istasyonlar bitmiyor.

herkesin bir defosu var bu kavanoz dipli dünyada benim defom da bu..

..

aslında sırf vakit geçirmek için yazmıyorum. unutmak için de yazıyorum. evet yanlış duymadınız bayım. unutmak için yazıyorum. bu bir çelişki gibi gelebilir. gelmesin.  çünkü dünya bazen çok ağır, haddinden fazla ağır geliyor. o zaman işte bu ağır ortamdan çıkabilmenin tek yolu yazmak benim için. senin için belki resim çizmektir, film izlemektir, fotoğraf çekmektir, nefesin kesilene kadar koşmaktır, otobanda dakikalarca araba kullanmaktır. bilemiyorum. ama ben içimde biriken çığlığı, ilgili yahut ilgisiz kelimelerle yazarak atıyorum.  damarları çatlatan öfkeyi, korkuyu, kaygıyı devrik cümlelerimin gölgesine sığınarak atlatıyorum. yazmak diyorum bayım; benim için nefes almak gibi bir şey desem mübalağa olur belki ama… 

ama işte.

..

siz şimdi bu satırları okurken hala tıkış tıkış akşam metrosunda olduğumu düşünüyorsunuz belki.  belki de unuttunuz..

ama annemdeyim. onu az önce ilacını içirip yatırdım. oturma odasında çay içip çekirdek çitliyorum. ve yazıya kaldığım yerden devam ediyorum. lakin haklısınız! yazının giriş ve gelişme bölümünde metrodaydım. sonra işte ipin ucu kaçtı. kelimeler isyan etti. tutmadım. bıraktım. ezcümle; yazmak derdinden tadım çekirdeğine geldik.

..

bazen de işte tıpkı bu akşam olduğu gibi zaman zaman imkansız olanı düşünüyorum. düşlüyorum. şimdiki aklımla sıfırdan başlayabilseydim keşke diyorum kendi kendime.. yeniden başlayabilmenin bir yolu olsaydı.

o zaman belki şarkıları bu kadar ciddiye almaz, bu kadar içselleştirmezdim.. uygun cümleyi aramaktan çayım da bu kadar soğumazdı.

kısmet!


hande mehan - ben bu şarkıyı sana yazdım