228- yanık simitler - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

228- yanık simitler




pazar günü bekliyordu beni. çünkü öyle söylemiştim. çünkü sabah uyanır uyanmaz ani bir karar vereceğimi ve her zamanki gibi köşedeki simit fırınından simit ve sade poğaça alacağımı bilmiyordum. ama onun simitlerimi yine beğenmeyeceğimi adım gibi biliyordum. beni görünce önce sevindi. sonra şaşırdı. hani pazar gelecektin “deli oğlum” dedi. 
“seni ve huysuzlarını özledim” dedim. 
“iyi, hoşgeldin” dedi. 
tatilimi sordu. iznimin bitiş tarihini sordu. “kararmışsın” dedi. 
temizlik takıntısını bildiğim için “kir değil bunlar ha, güneş yanığı” dedim gülerek. şaplağı yedim enseme. “anneyle dalga geçilmez” dedi. ama eski gücünden eser yok şimdi. kahvaltıyı ben hazırladım. çok konuşmadık bu kez. market listesini söyledi. telefonuma not aldım. bahçe kapısından çıkarken arkamdan seslendi; “ekmeğin yanığını alma sakın..”
simitler mi?
bana göre istanbul’un en güzel simidiydi. ama yine beğenmedi. 
.