107- gaziantep yolunda-II - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

107- gaziantep yolunda-II




ne çok gürültü var. ne çok ayakkabı. ve ne kadar çok desen var. nefessiz kalan ruhumun kendine gelmesi için ince ince kesilmeye ihtiyacı var belki de. şarkılar ve anılar bunun en kestirme yolu. oysa bugün hiç acele etmedim. metronun yürüyen merdiveninde en sağda durdum öylece. solumdan geçen, karşıdan inen insanları izledim. a noktasından b noktasına bir iç üçgenin iç açılarının toplamını yok sayarak koşturan metropol kalabalığına dalıp dalıp düşündüm. ne yapıyoruz biz? kulağımda asılı duran 'bahçalarda mor meni' bitip her tekrarında bir defa daha sordum. ne yapıyoruz? böyle kaç defa sorduğumu unuttum. türkünün kaç tekrar yaptığını zaten hesap edemedim. orta birde çünkü; ilk yazılıdan 9 aldığımdan beri matematiğim berbat. şaka değil gerçek. 10 üzerinden dokuzluk kağıt verdiğime ben zaten inanmamıştım da hocam hiç inanmadı. 36 mevcutlu sınıfın önünde matematikten nefret ettirdi beni. ama hayatta ne işimize yarayacak bu matematik dedirtemedi. sağduyu her vakit galip gelirdi zira. bir de işte o muhteşem gülümsemen. bütün mağlubiyetlerimi unuttururdu bana. sen öyle gül diye ben hep yenilmeye hazırdım. bilmiyorsun. halbuki ne kadar önemli sayıyoruz kendimizi. çabuk unutuyoruz bu dünya üç günlük. dün bugün ve yarın. hem şarkıda dediği gibi küsecek kadar çok değil. şarkılar hep haklıydı. sadık yalsızuçanlar zaten hep haklı! "bu şarkılar iyiler hoşlar ama her seferinde içimizden bir şeyler koparıyorlar." bazen gözyaşlarımız içtiğimiz çaya karışıyor. oradan hüznümüze. sıralama tam olarak böyle olmayabilir ama her halükarda hüznümüz bâki sevgilim. hüznümüz bâki.
.

cengiz özkan-bahçalarda mor meni