88- uykusuzlar - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

88- uykusuzlar

 


uyandığımda ferdi'nin sabahçı kahvesi dimağda geziniyordu. otobüsüne bindiğimde hala devam ediyordu. önümdeki az saçlı abi ile sarı saçlı abla olmasa hiç susmayacak gibiydi. lakin dikkatim onlara kaymıştı. biz üç bilinmeyen ve benzemez insan, uykusuz gözlerle sabahın karasına akıyorduk. ilginçti çünkü otobüsten önceki metronun yüzde ellisi kafayı vurmuş uyuyordu. otobüsün yüzde yüzü yani biz uyumanın kenarında bile değildik. hiçbir mümkünatın kıyısına yanaşmıyorduk. kafamızda düşünce balonları birini patlatıp ötekini şişiriyorduk adeta. tembel öğrenciler gibi otobüsün arkasına toplanmıştık. içeride otobüsün homurtusundan başka bir ses duyulmuyordu. geçtiğimiz duraklarda da kimse otobüsümüze binmiyordu. sanki dudullu'dan küçükkuyu'ya gidiyorduk. öyle uzun ve karanlık bir yol. oysa bu istemsiz yol arkadaşlığı ne kadar sürecekti, belli değildi. uyumuyorduk ama telefona da bakmıyorduk. hülasa, garip bir üçlüydük. alacakaranlıktan çıkacak bir sürprizi bekliyorduk sanki. fakat içimizden başka bir ses de o mucize olmayacak, o tren gelmeyecek diyordu. 
.

afra - zeze