sabah. yedi buçuk. şubat alacakaranlığı. her zamanki gibi bir saat erken geldim. şirketin bahçesinde fosforlu ceketiyle karanlıkta dans eden ateşböceği gibi sıkıntıdan bir o yana, bir bu yana volta atan güvenlikçimiz şefik’e günaydın deyip biraz fenerbahçeyi, biraz memleketi kurtardık. şefik'in sıkıntı ve gazının gittiğine kani olduktan sonra içeri girdim. idari bina girişindeki kombinin derecesini elliye getirdim. zira hafta sonu iki gün kombi çalışmayınca bina morg gibi oluyor. yazıktır, godikler üşümesinler!
daha sonra 24 basamak çıkıp çaycımız fitnat hanım gelmeden çayı demledim. sabiler diyorum; sıcak poğaçalarıyla da sıcak çay içsinler. son tahlilde; bir sultanlara su vermediğim kaldı. daha ne yapayım doktor, daha ne yapayım?
.