43- tuhaf bir sevgililer günü hikayesi ya da just another love story-II - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

43- tuhaf bir sevgililer günü hikayesi ya da just another love story-II




yukarıdaki fotoğrafta ne görüyorsunuz?
adalar istikametinden gelip bostancı'ya gitmekte olan bir vapurla, bostancı hareketle heybeliada-büyükada seferini yapan bir başka vapur. iç denizde iki inatçı vapur. 
acaba geçiş üstünlüğü konusunda mı tartışmak üzereler?
yahut  iki eski dost mu yoksa düşmanlar mı?  
nedir, mesele nedir? 
peki ya şu yandaki martı, şimdi olay molay çıkar beni de şahit yazarlar diye topuk mu yapıyor? nedir, gerçekten mesele?

aslında işbu karşılaşma hakkında birbirinden astarlı ve astarsız onlarca hikaye yazabilirim. lakin rahmetli kayahan abi gibi sevgiyi seçiyorum. aşk'tan yana kullanıyorum hakkımı. çünkü bu karşılaşma bunu hak ediyor. hem çok hak ediyor.
..
yıllarca haliç tersanesinde sürgün yatan, 1500 yolcu kapasiteli, geniş yürekli sülüş bey son çıkan af ve düzenlemelerle bostancı-adalar hattında yeniden denizlere döndü. kaderin cilvesine bakın ki yine yıllarca ve millerce kadıköy-beşiktaş arasında birlikte yol arşınladıkları ki daha bu seferlerin ilkinde sülüş beyin, kız kulesi açıklarında ilk görüşte aşık olduğu ama ve maalesef ilk zamanlar aşkına yasalar ve yönetmelikler gereği karşılık bulamadığı 1500 yolcu kapasiteli moda hanımla karşılaşması kaderin üstündeki kader değil de nedir ey sevgili? *
nedir?
..
hadi gelin şimdi hep beraber iç seslerine kulak verelim bu asırlık aşıkların..
.

moda hanım :
biraz yaşlanmış mı ne? ama heybetinden de hiçbir şey kaybetmemiş. aynı karizma, aynı vakarlı duruş. dediğim dedik. inatçı mı inatçı bir adam. ama tüm bu sertliğin içinde pamuk gibi bir kalp. sıcacık, anlamlı, derin ve aşık bakışlar. hala bana yanık mı nedir bu yaşta o nasıl duman tüttürmek öyle. ayol deli mi ne? hoşşik şey.
 oyyh içim bir hoş oldu bak şimdi benim de. 
ahh sülüş bey ahh.
bilmiyorsun. 
hiç bilmiyorsun!
‘adana'nın köprüsü çağ çağ çağlıyor bu yar senin arkandan nazlı nazlı ağlıyor!’
ne olurdu o katır gibi inadını az yumuşataydın şimdi boy boy çocuklarımız torba torba torunlarmız olurdu. inatçı herif..
ama heyhat! 
kaderde ve 14 şubatta göz göze gelmek de varmış. göz göze, burun buruna. yıllar sonra.
ahh sülüş bey. 
ah!
.
sülüş bey: 
-ahh moda'm güzelim. aşkım. sevgilim. dinmeyen ateşim. söylemeye doyamadığım türküm. hala çok güzelsin. hala vakursun. duruşun aynı. hiç bir şey söylemeden çok şey anlatan bakışın aynı. sonra üzerinden hiç çıkarmadığım o asil duruşun. ve iki kıta arasına sığdırmaya çalıştığımız hasretimiz. görüyorum ki hiç değişmemiş. yıllar takvim yapraklarını alıp götürmüş ama güzelliğine hiç dokunmamış. dokunmasın da zaten. 
bunca sessizliğim, seni sevmediğimden değil.
 -bunu biliyorsun.- 
çünkü sen benim en güzel düşüncemsin. 
-bunu da biliyorsun-
hiç yazılmamış şiirimsin sen benim. 
hem ve aslında; “bütün şiirlerde söylediğim sensin.
suna dedimse sen, leyla dedimse sensin”*
moda’m zaten sen!
yarım kalmış türküm benim. 
sevgililer günümüz kutlu olsun. 
sevgili. 
ey sevgili. 
en sevgili.
kutlu olsun.
.
* sezai karakoç - ey sevgili
.