taşlıcalı yahya'ya mektuplar-I - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

taşlıcalı yahya'ya mektuplar-I

flower


içinden doğru sevdim seni
bakışlarından doğru sevdim de
ağzındaki ıslaklığın buğusundan
sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
beni sevdiğin gibi sevdim seni
kar bırakılmış karanlığından.
- edip cansever-



duyduğunda çok uzaklara savrulduğu bazı şarkıları olur hani insanın
benim de var böyle şarkılarım taşlıca'lı
beyaza kesmesini hasretle beklediğimiz bu kahverengi ocak’ta yakalandım üstelik birine
ahmet efendi bakkalını açmamış, sokak lambaları henüz sönmemiş ve aşktan ümidimi hala kesmemişken bu sabah
lise ikiye gittim
sıra arkadaşım mehmet akif  l’italiano’yu söyledi önce müsamere salonunda, alkış kıyamet 
asıl ondan sonra koptu
sezen’den bir parça seçmişti, bir üst sınıfımızdaydı
saçları her zamankinden kumral ve kısaydı
bembeyaz bir gömleği, hüzünlü gözleri vardı
sesi titrerken oturduğum yerde üşüdüğümü hissediyordum
tiz notalara çıktığında ise gözyaşlarımı saklıyordum arkadaşlarımdan
şarkı kaç yüzyıl sürdü sayamadım
ben kaç kere öldüm, kaç kere sevdim
deniz kenarında bir bankta sessizce oturduğumuzu hayal ederken
saçları her zamankinden duygulu, sesi masmaviydi
salonda sadece o ve ben var zannederken 
sanki bir pazar günü serasker'de rastlaşmış gibi sıcaktı duygusu
çok uzakta değildi ama çok yakın da değildi
hani elini uzatsan yakalanacakmış ama yakalanır yakalanmaz uçacakmış hissi veren bir mutluluk hali
gülerken ağlamak gibi yahut yaşarken ölmek 
zordur bilirim sesi saçlarımı okşarken
bu aşkın tek taraflı olduğunu düşünmek
oysa aynı şarkıları her gece, her gece yeniden dinlemek gibiydi onu sevmek
hem o bilmiyor ama
beni ilk kez ağlatan o kadını ben hiç unutmadım taşlıca'lı,  hem hiç..
.
.
foto : fethi paşa korusu'ndan inen uzun merdivenlerdeki hüzünlü papatya-2023 ilkbaharı